AYVALIK VE KÜMELENME - 1
Küreselleşme ve teknolojik gelişmeler insanları ekonomik, sosyal
ve siyasal birçok alanda etkilemiştir.
Küresel ekonomide önemli bir konuma sahip olan
hizmet sektörü aynı zamanda ulusal ekonomiler için de son derece yaşamsal
değer taşımaktadır.
Hizmet endüstrisinin yükselen yıldızları arasında yer
alan turizm sektörünün ülkeler açısından önemini her geçen yıl daha da
artırmaktadır.
1980’lerin ortalarından itibaren hızlı bir
gelişim sürecine girerek ülkemiz ekonomisinde önemli bir konuma yükselen
turizm sektörü, dünya sıralamasında da büyük ilerlemeler kaydetmiştir.
Günümüzde, ülkemizin hizmet endüstrisi içinde
lokomotif sektör olarak öne çıkan turizm, tüm endüstri dalları arasında da
ilk sıralarda yer almaktadır.
Küreselleşme, ülkelerin liberalleşme politikalarını,
turizm sektörüne yönelik teşvikleri ve pazarlama stratejilerini baştan aşağıya
değiştirmiştir.
Bu değişikliklere hızlı adapte olan güçlü ekonomiler
küreselleşmeden daha az etkilenmişler ve ülke vizyonlarını yeni
gelişmeleri dikkate alarak çizmeye başlamışlardır.
Örneğin; turizmin her ekonomiye sağladığı döviz
girdisi ve yerel istihdamdan fazlasıyla faydalanmışlardır.
Turizm sektörünün ülke ekonomilerine her anlamda ciddi
katkıları olmaktadır ama en temel katkısı ödemeler dengesine döviz girdisi sağlayarak
açıkları kapatması ve özellikle genç istihdamı özendirmesidir.
Turizm
Türkiye ekonomisi içinde önemli bir yere sahiptir.
Dünya
turizm gelirleri sıralamasında ülkemiz 12., turist sayısında 6. sırada
bulunması Türkiye’de turizmin önemini ortaya koymaktadır.
2012
yılı itibariyle turizmin GSMH’daki payı %3,7 olarak gerçekleşmiştir.
Bunun
yanında turizmin çarpan etkisi düşünüldüğünde turizmin milli gelir içinde
ne derece önemli olduğu görülmektedir.
Turizm
gelirlerinin ülkemizin dış ticaret açıklarına oranı da dikkat çekici bir
husustur.
Zira
2012 yılı itibariyle turizm gelirlerimiz dış ticaret açığımızın % 34,9’unu
karşılamaktadır.
Turizm,
doğrudan ve bağlantılı sektörler aracılığıyla ülkemiz insanlarına birçok
iş alanı açmaktadır.
Ülkemizde
turizm istihdamı toplam istihdamının % 8’ini oluşturmaktadır.
Turizmin
artan önemi karşısında bu pastadan daha fazla pay almak isteyen ekonomiler
turizm gelirlerini artırmak için çeşitli stratejiler ortaya koymuşlardır.
Bu
bağlamda; Porter‟in ünlü Elmas Modeli ile birlikte kümelenme kavramı çeşitli sektörlerde uygulanmaya başlanmış ve daha sonra turizm sektöründe de uygulama alanı bulmuştur.
Ülkemizde
turizm sektöründen beklenen performansın (hem turizm gelirleri hem de turist
sayıları) artması için diğer sektörlerde uygulanmaya başlanan kümelenme
çalışmalarına ağırlık verilmiştir.
Kümelenmenin
sektörlerin kalkınmasındaki rolüyle turizmin ülke ekonomisine etkisi birlikte
düşünüldüğünde oluşturulacak bir turizm kümelenmesi ile turizmden elde edilen
gelirlerin artacağını söyleyebiliriz.
Bu
çerçevede CAT‟ın Türkiye‟nin
Rekabet Avantajı Projesi ile başlayan kümelenme projesi URAK adı altında kurumsallaşmış ve
Türkiye‟de kümelenme çalışması sürecinde önemli görüşleri bulunun Prof. Porter‟ın ekibinden eğitimler alınmıştır.
Daha
sonra Porter‟ın
asistanı Dr. Rudkovskaya ile birlikte Türkiye için
kümelenme çalışmalarına hız verilmiş ve Türkiye’de turizm alanında
yapılan Sultanahmet Turizm Kümelenmesi ile ilk kümelenme uygulamasına
geçilmiştir.
KÜMELENME ve TURİZMDE KÜMELENME KAVRAMLARI
Harvard
Üniversitesi’nden Michael Porter; kümelenmeyi (cluster),birbirlerine katma
değer ekleyen üretim zinciri ile bağlı, karşılıklı bağımlı firmalar(özelleşmiş
tedarikçileri de içerir biçimde), bilgi üreten kurumlar (üniversiteler, araştırma
kurumları, mühendislik şirketleri), destekleyici kurumlar (acenteler, danışmanlık
şirketleri, sivil toplum kuruluşları-STK, bankalar, sigorta şirketleri) ve
müşteriler tarafından oluşturulmuş ağ (network) olarak tanımlamıştır.
Diğer
bir deyiş ile kümelenmeyi, belirli bir endüstride birbiri ile ilişkili
şirket ve kurumların coğrafî yoğunlaşmaları olarak tanımlayabiliriz.
Bir
diğer tanımda ise kümelenme, gerek küçük gerekse büyük firmalar ve
bölgeler düzeyinde rekabetçi yapılar oluşturulmasını sağlayan ve çağdaş
kavramları içeren bir yaklaşım olması noktasında yerel yönetimleri, kamu
otoritelerini, özel kuruluşları, araştırma kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını
ve toplumun diğer ilgili kesimlerinde yer alan oyuncuları bir araya
getirmektedir.
Böylece
planlamalar ve uygulamalar, merkeziyetçilikten çıkıp yerel oyuncuların
katılımı ile gerçekleştirilmektedir.
Kümelenmeler;
derinliklerine ve özelliklerine göre faklılıklar göstermektedir.
Bununla
birlikte, çoğunluğu son ürün ve hizmet üreticilerini, özelleşmiş girdi,
parça, makine ve servis sağlayıcılarını, finansman kuruluşlarını ve ilgili
kuruluşları da içermektedir.
Aynı
zamanda müşterileri, tamamlayıcı ürün üreticilerini, özelleşmiş altyapı
sağlayıcılarını, eğitim, bilgi, araştırma ve teknik destek sağlayıcı kamu kurumlarını
ya da diğer enstitüleri, standart koyucu-düzenleyici acenteleri-kuruluşları ve
kümelenme üyelerini destekleyecek diğer özel sektör ve ticari
birlikteliklerini de içermektedir.
Kümelenmeler
rekabeti üç ana yoldan etkilemektedir;
bunlardan
ilki kümelenme içinde kurulmuş olan işletmelerin üretkenliğini artırırlar.
İkincisi;
gelecekte verimliliği yükseltecek ve yeni ürünlerin oluşmasını sağlayacak
yenilikçiliği yönlendirirler.
Son
olarak; kümelenmenin kendisini genişleten ve güçlendiren yeni iş
alanlarının ortaya çıkmasını teşvik ederler.
Kümelenmenin bir diğer avantajı ise; firmaların gelişimleri ve
uluslararası arenada daha rekabetçi hale gelmeleri yolunda, gerekli
gördükleri temel istekleri veya çözülmesini bekledikleri ortak sorunları
belirlemenin kolaylaşmasıdır.
Ortak istek, problem ve eksikliklerin belirlenmesi,
firmalara destek sağlayacak devlet vb. aktörlerin de daha sağlıklı hareket
etmelerini sağlayıp, daha efektif kararlar almalarına yardımcı olmaktadır.
Böylelikle firmaların gelişim hızı daha da
artmaktadır.
Türkiye’de
uluslararası rekabette avantaj sağlama üzerine gerçekleştirilen özel ve
kamunun yaptığı çalışmalar henüz 10 yıllık bir geçmişe dayanmaktadır.
Bu yapılan çalışmaların sadece son beş yıldır daha
gerçekçi bir şekilde ortaya konduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye’de ilk kez gündeme gelen rekabet avantajı
elde etme gerekliliği 1999 yılında Competitive Advantage of Turkey (CAT),
Türkiye’nin Rekabet Avantajı Projesi ile başlamış olup 2004 yılında bu proje
kurumsallaştırılarak Uluslar arası Rekabet Avantajları Kurumu’nun (URAK)
kurulmasıyla bu konu gerçek ilgiyi görebilmiştir.
CAT ekibi yaptığı araştırmalar sonucunda Türkiye‟de turizm sektörünü uluslararası rekabet edebilir bir sektör olarak belirleyerek turizm
kümelenmesini pilot çalışma olmasına karar vermiş daha sonra da ilk
kümelenme çalışması olarak Sultanahmet bölgesinde kümelenme
çalışmaları başlatılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder