3 Kasım 2022 Perşembe

 AYVALIK VE KÜMELENME - 1

 

Küreselleşme ve teknolojik gelişmeler insanları ekono­mik, sosyal ve siyasal birçok alanda etkilemiştir.

  Küresel ekonomide önemli bir konuma sahip olan hizmet sektörü aynı zamanda ulusal ekonomiler için de son derece yaşamsal değer taşımaktadır.

Hizmet endüstrisinin yükselen yıldızları arasında yer alan turizm sektörünün ülkeler açısından önemi­ni her geçen yıl daha da artırmaktadır.

 1980’lerin ortalarından itibaren hızlı bir gelişim sürecine girerek ülkemiz ekonomi­sinde önemli bir konuma yükselen turizm sektörü, dünya sı­ralamasında da büyük ilerlemeler kaydetmiştir.

Günümüzde, ülkemizin hizmet endüstrisi içinde lokomotif sektör olarak öne çıkan turizm, tüm endüstri dalları arasında da ilk sıralar­da yer almaktadır.

Küreselleşme, ülkelerin liberalleşme poli­tikalarını, turizm sektörüne yönelik teşvikleri ve pazarlama stratejilerini baştan aşağıya değiştirmiştir.

Bu değişikliklere hızlı adapte olan güçlü ekonomiler küreselleşmeden daha az etkilenmişler ve ülke vizyonlarını yeni gelişmeleri dikkate alarak çizmeye başlamışlardır.

Örneğin; turizmin her ekono­miye sağladığı döviz girdisi ve yerel istihdamdan fazlasıyla faydalanmışlardır.

Turizm sektörünün ülke ekonomilerine her anlamda ciddi katkıları olmaktadır ama en temel katkısı ödemeler dengesine döviz girdisi sağlayarak açıkları kapat­ması ve özellikle genç istihdamı özendirmesidir.

 

Turizm Türkiye ekonomisi içinde önemli bir yere sahip­tir.

 Dünya turizm gelirleri sıralamasında ülkemiz 12., turist sayısında 6. sırada bulunması Türkiye’de turizmin önemini ortaya koymaktadır.

2012 yılı itibariyle turizmin GSMH’daki payı %3,7 olarak gerçekleşmiştir.

Bunun yanında turizmin çarpan etkisi düşünüldüğünde turizmin milli gelir içinde ne derece önemli olduğu görülmektedir.

Turizm gelirlerinin ül­kemizin dış ticaret açıklarına oranı da dikkat çekici bir hu­sustur.

Zira 2012 yılı itibariyle turizm gelirlerimiz dış ticaret açığımızın % 34,9’unu karşılamaktadır.

Turizm, doğrudan ve bağlantılı sektörler aracılığıyla ülkemiz insanlarına bir­çok iş alanı açmaktadır.

Ülkemizde turizm istihdamı toplam istihdamının % 8’ini oluşturmaktadır.

 Turizmin artan önemi karşısında bu pastadan daha fazla pay almak isteyen ekono­miler turizm gelirlerini artırmak için çeşitli stratejiler ortaya koymuşlardır.

Bu bağlamda; Porterin ünlü Elmas Modeli ile birlikte kümelenme kavramı çeşitli sektörlerde uygulanmaya başlanmış ve daha sonra turizm sektöründe de uygulama ala­nı bulmuştur.

Ülkemizde turizm sektöründen beklenen performansın (hem turizm gelirleri hem de turist sayıları) artması için di­ğer sektörlerde uygulanmaya başlanan kümelenme çalışma­larına ağırlık verilmiştir.

Kümelenmenin sektörlerin kalkın­masındaki rolüyle turizmin ülke ekonomisine etkisi birlikte düşünüldüğünde oluşturulacak bir turizm kümelenmesi ile turizmden elde edilen gelirlerin artacağını söyleyebiliriz.

Bu çerçevede CATın Türkiyenin Rekabet Avantajı Projesi ile başlayan kümelenme projesi URAK adı altında kurumsallaş­mış ve Türkiyede kümelenme çalışması sürecinde önemli görüşleri bulunun Prof. Porterın ekibinden eğitimler alın­mıştır.

Daha sonra Porterın asistanı Dr. Rudkovskaya ile birlikte Türkiye için kümelenme çalışmalarına hız verilmiş ve Türkiye’de turizm alanında yapılan Sultanahmet Turizm Kümelenmesi ile ilk kümelenme uygulamasına geçilmiştir.

 

KÜMELENME ve TURİZMDE KÜME­LENME KAVRAMLARI

Harvard Üniversitesi’nden Michael Porter; kümelenmeyi (cluster),birbirlerine katma değer ekleyen üretim zinciri ile bağlı, karşılıklı bağımlı firmalar(özelleşmiş tedarikçileri de içerir biçimde), bilgi üreten kurumlar (üniversiteler, araştır­ma kurumları, mühendislik şirketleri), destekleyici kurumlar (acenteler, danışmanlık şirketleri, sivil toplum kuruluşla­rı-STK, bankalar, sigorta şirketleri) ve müşteriler tarafından oluşturulmuş ağ (network) olarak tanımlamıştır.

 Diğer bir deyiş ile kümelenmeyi, belirli bir endüstride birbiri ile ilişkili şirket ve kurumların coğrafî yoğunlaşmaları olarak tanımla­yabiliriz.

Bir diğer tanımda ise kümelenme, gerek küçük gerekse büyük firmalar ve bölgeler düzeyinde rekabetçi yapılar oluş­turulmasını sağlayan ve çağdaş kavramları içeren bir yakla­şım olması noktasında yerel yönetimleri, kamu otoritelerini, özel kuruluşları, araştırma kurumlarını, sivil toplum kuruluş­larını ve toplumun diğer ilgili kesimlerinde yer alan oyuncu­ları bir araya getirmektedir.

Böylece planlamalar ve uygula­malar, merkeziyetçilikten çıkıp yerel oyuncuların katılımı ile gerçekleştirilmektedir.

Kümelenmeler; derinliklerine ve özelliklerine göre fak­lılıklar göstermektedir.

Bununla birlikte, çoğunluğu son ürün ve hizmet üreticilerini, özelleşmiş girdi, parça, makine ve servis sağlayıcılarını, finansman kuruluşlarını ve ilgili ku­ruluşları da içermektedir.

Aynı zamanda müşterileri, tamamlayıcı ürün üreticilerini, özelleşmiş altyapı sağlayıcılarını, eğitim, bilgi, araştırma ve teknik destek sağlayıcı kamu ku­rumlarını ya da diğer enstitüleri, standart koyucu-düzenleyici acenteleri-kuruluşları ve kümelenme üyelerini destekleyecek diğer özel sektör ve ticari birlikteliklerini de içermektedir.

Kümelenmeler rekabeti üç ana yoldan etkilemektedir;

bun­lardan ilki kümelenme içinde kurulmuş olan işletmelerin üretkenliğini artırırlar.

İkincisi; gelecekte verimliliği yüksel­tecek ve yeni ürünlerin oluşmasını sağlayacak yenilikçiliği yönlendirirler.

Son olarak; kümelenmenin kendisini genişle­ten ve güçlendiren yeni iş alanlarının ortaya çıkmasını teşvik ederler.

Kümelenmenin bir diğer avantajı ise; firmaların geli­şimleri ve uluslararası arenada daha rekabetçi hale gelmeleri yolunda, gerekli gördükleri temel istekleri veya çözülmesini bekledikleri ortak sorunları belirlemenin kolaylaşmasıdır.

Ortak istek, problem ve eksikliklerin belirlenmesi, firmala­ra destek sağlayacak devlet vb. aktörlerin de daha sağlıklı hareket etmelerini sağlayıp, daha efektif kararlar almalarına yardımcı olmaktadır.

 Böylelikle firmaların gelişim hızı daha da artmaktadır.

Türkiye’de uluslararası rekabette avantaj sağlama üzeri­ne gerçekleştirilen özel ve kamunun yaptığı çalışmalar henüz 10 yıllık bir geçmişe dayanmaktadır.

Bu yapılan çalışmaların sadece son beş yıldır daha gerçekçi bir şekilde ortaya kondu­ğunu söyleyebiliriz.

Türkiye’de ilk kez gündeme gelen reka­bet avantajı elde etme gerekliliği 1999 yılında Competitive Advantage of Turkey (CAT), Türkiye’nin Rekabet Avantajı Projesi ile başlamış olup 2004 yılında bu proje kurumsal­laştırılarak Uluslar arası Rekabet Avantajları Kurumu’nun (URAK) kurulmasıyla bu konu gerçek ilgiyi görebilmiştir.

 CAT ekibi yaptığı araştırmalar sonucunda Türkiyede turizm sektörünü uluslararası rekabet edebilir bir sektör olarak belir­leyerek turizm kümelenmesini pilot çalışma olmasına karar vermiş daha sonra da  ilk kümelenme çalışması olarak Sulta­nahmet bölgesinde kümelenme çalışmaları başlatılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Kentleşmenin Yeni Bileşeni: Göç ve Turizm   Rotterdam, Hollanda’nın 750 bin nüfuslu bir şehri, dünyadaki modern mimarlık ürünleriyle ü...