3 Kasım 2022 Perşembe

 AYVALIK VE MİDİLLİ – 8

 

SONUÇ ve ÖNERİLER

 Son yıllarda insanların birbirini daha iyi tanımasında, ortak değerlerden oluşan kültürel mirasın korunmasında önemli rolü olacağına inanılan kültürel turizm, birçok ülkenin turizm stratejileri içinde yerini almıştır.

 Öte yandan kültürler arası ilişkiler, barış ortamlarının sürekliliğini sağlamakta, yerel kültürlerin küreselleşme karşısında yok olmasını engellemektedir.

 Bir ülkenin kültürel çeşitliliği zenginlik olarak kabul edilmekte, bunun korunması için kampanyalar açılmakta ve koruma bilinci geliştirilmeye çalışılmaktadır.

Bu girişimlerin en büyüklerinden biri Avrupa Konseyi’nin Viyana’daki 1993 yılı toplantısında Avrupa’nın kültür zenginliğinden kaynaklanan ortak mirasa sahip olduğu düşüncesinden hareketle 1997 deki toplantıda kültürel çeşitlilik üzerinde yoğunlaşılmış ve en sonunda 1999 yılında "Avrupa Bir Ortak Miras" kampanyası başlatılmıştır.

 Kültürel turizmin, diğer turizm türlerinden çok farklı tarafları bulunmaktadır.

Öncelikle kültürel turizmle birlikte, kültürün sahiplenilmesi, farkındalığın doğması, bilinç oluşması başlamaktadır ki, arkasından koruma ve sürdürülebilir kılma gibi diğer önemli girişimler gelmektedir.

 Bu nedenle kültürel turizmin sayısız olumlu sosyo-ekonomik etkileri bulunmaktadır.

 Bu projeyi de yakından ilgilendiren en önemli etkileri ve işlevlerinden biri, toplumları kaynaştırması, yanlış değer yargılarını ortadan kaldırması, dostlukları pekiştirmesidir.

  Müze ziyaretleri, festivaller, konserler, alışveriş için buluşulan pazarlar, dinsel amaçlı ziyaretler, kutsal mekanları ziyaretler, insanları bir araya getirmekte, din, dil, ırk ve düşmanlık duyguları ortadan kalkmaktadır.

 Özellikle zamanında sınır komşuluklarında yaşanmış sorunların izleri  kültürel turizm yoluyla silinebilmektedir.

Türkiye ve Yunanistan arasındaki turizm hareketleri yakın yıllara kadar  bir gelişme göstermemiştir.

 Karşılıklı geliş-gidişler; ticaret, akrabaları ziyaret ve alışverişin ötesine pek geçmemiştir.

Bu konuda Türkiye tarafında en çok Edirne, İstanbul ve İzmir, Yunanistan tarafında ise Batı Trakya, Atina, kısmen de Girit ve Rodos adaları ziyaret edilmişlerdir.

Kültürel amaçlı ortak organizasyonlar da sınırlı kalmıştır.

Bununla birlikte, Türk-Yunan dış politikalarında yaşanan gelişmeler, ülkelerin ekonomik dar boğazları, deprem, yangın gibi olağanüstü olaylar, sanatçıların barış konserleri, her iki toplumu son yıllarda eskiye oranla daha çok yakınlaştırmıştır.

İşte bu yakınlaşmaları perçinleyecek girişimlerden biri de turizm, daha özel ifadesiyle kültürel turizmdir.

 Bilindiği üzere, Osmanlı Devleti’nin bugünkü Yunanistan topraklarında uzun yüzyıllara dayanan hakimiyeti, diğer taraftan Anadolu ve Trakya topraklarında da Rumların mevcudiyeti, bu iki farklı kültürün bir arada yaşamasından dolayı birbirlerine benzemelerine, her kültürel unusu “ortak” paylaşmalarına neden olmuştur.

 Müzikten yemeğe, giysilerden halk oyunlarına, dilden geleneklere ve mimariye kadar kültürün tüm maddi ve maddi olmayan unsurları bir potada bütünleşmiştir.

 Cumhuriyetle birlikte Türkiye’nin yeni bir döneme girmesi, beraberinde karşılıklı göçleri gündeme getirmiş eski ortaklıklar sona ermiş, yalnızca her iki tarafın kendi yerleşmelerinde birer kültürel miras olarak kalmışlardır.

Bu geçmiş yüzyıllara dayanan kültürel ortaklığı turizm yoluyla canlandırmak, üçüncü ülkelere tanıtmak mümkün müdür ?

Bu tür sınırötesi ortak turizm bölgeleri oluşturulabiir mi ? gibi sorulara yanıt vermek çok kolaydır.

Çünkü, her iki sorunun da yanıtı evettir.

Birçok ülke artık sınır komşularıyla ortak bölgelerini turizm yoluyla değerlendirmektedir.

 Türkiye’nin de turizm için ortaklık kuracağı sınır komşularının başında Yunanistan ve özellikle Ege Adaları gelmektedir.

 Zaten 1998 yılından itibaren Türkiye Ege Kıyıları ve Yunanistan Ege Adaları Ekonomi Zirveleri düzenlenmektedir ve 2010 yılında 9. cusu yapılmıştır.

Turizm için de benzer zirvelerin yapılması, ortak kararların alınması, şüphesiz bu projenin de konusunu oluşturan “Ayvalık-Midilli Kültürel Turizm Bölgesi” gibi oluşumların önünü açacak ve gerçekleşmesine hız kazandıracaktır.

Ayvalık ve Midilli’nin kültürel kaynakları, daha önce de değinildiği üzere birbirinin devamı gibidir.

Din kökenli ayrılıklar olsa da onlar ayrı bir renk katmaktadırlar.

 Kültürel miras unsurlarının hepsi, kültürel turizm için güçlü birer çekiciliktir ve onlardan sayısız fırsatlar yaratılabilir.

Diğer taraftan, kültürel kaynakların bazı zayıf yönleri vardır ve onlar da bazı riskler taşımaktadır.

  İşte kültürel turizm yoluyla bu riskler ortadan kaldırılabilecektir.

Ayvalık ve Midilli’nin kültürel kaynaklarından hareketle, ortak kültürel turizm bölgesi yaratılması, politik kararlarla yakından ilgili olduğu kadar, yerel halkların ve turizmle uğraşanların bakış açıları da önemlidir.

 Hatta turistlerin görüşlerinin öğrenilmesi bile bir kazançtır.

O nedenle projenin en büyük araştırması, geniş kapsamlı bir anket çalışmasına ayrılmıştır.

 Toplam 740 kişiye uygulanan anketin sonuçları, projenin III. Kısım 1. alt bölümünde ayrıntılı olarak çizelgeler eşliğinde verilmiş anket sonuçlarının değerlendirilmesi yapılmıştır.

  Özetle öne çıkan görüşler şunlardır;

 Ayvalık ve Mitilini kent halkı ile turizm aktörleri;

 Turizmde her türlü ortaklığa gidilmeli, Türk ve Yunan yetkililer işbirliği yapmalı”, yerli turistler; Ayvalık ve Midilli arasında bağlantılar arttırılmalı, derken yabancı turistlerin;

 Ayvalık ve Midilli’yi tercih etme nedenlerinde “kültürel çekicilikleri” önemli bulmaları, ortak kültürel turizm bölgesi oluşturmada görüşlerin ne denli olumlu olduğunu kanıtlamaktadır.

Buna karşılık, turizm ortaklığı konusunda henüz bilincin oluşmadığını gösteren görüşler de dikkati çekmektedir.

Sözgelimi; her iki tarafın halkı potansiyel turist konusunda birbirlerini görmemişler, yabancı turistler Ayvalık ve Mitilini’nin ortak tanıtılmasına pek ilgi göstermemişlerdir.

 Projenin bu sonuç bölümünü tamamlamak üzere önerilerde bulunulabilir.

 Ancak, projenin III. Kısım 4. alt bölümünde değinilen konular öneriler  anlamı taşıdığı için onlara tekrar değinilmeyecek, daha genel yaklaşımlarla öneriler sunulacaktır.

· Türkiye Ege Kıyıları ve Yunanistan Ege Adaları Ekonomi Zirveleri nasıl ki belediyeleri, ticaret odalarını bir araya getiriyor ve her sene yapılıyorsa, bu zirvenin bir benzeri yalnızca “turizm” içerikli olarak yapılmalı ve turizm aktörleri (yerel yönetimler, resmi turizm ofislerinin sorumluları, turizmle ilgili sivil toplum kuruluşları, işletmeciler vd) her yıl bir araya gelmelidirler.

 · Türkiye kıyılarındaki destinasyonlar ile karşılarındaki Yunanistan adaları arasında turizm ortaklıkları kurulmalı, onların öncüsü olarak da “Ayvalık-Midilli Kültürel Turizm Bölgesi” bir an önce devreye sokulmalıdır.

 Ayrıca Çeşme-Sakız, Kuşadası-Sisam, Bodrum-İstanköy ve Marmaris-Rodos arasında da bu tür girişimler yaratılmalıdır.

Bugüne kadar bu birliktelikler hakkında birçok zeminde yüksek sesle konulmuş, karşılıklı belediye başkanları ziyaretler yapmış, ortak paket turlar konusunda istekliliklerini belirtmişler, ancak henüz bir adım atılmamıştır.

Türkiye’ye uygulanan vizenin tamamen kaldırılması, bu yolu açacaktır diyebiliriz.

 · Yunanistan’ın Ege Adaları ve Türkiye’nin Ege kıyıları arasında ortak turizm projeleri hazırlanmalı ve uygulamaya konulmalıdır.

Bunun için büyük bütçelere ve uzun yıllara ihtiyaç yoktur.

 Pratik çözümler getiren, uygulanması kolay, karşılıklı deneyimlerin paylaşılacağı eğitim projelerinden başlanılabilir ve her iki tarafın turizm işletmecilerini bir araya getiren özel projeler yapılabilir.

· Yunanistan’ın Ege Adaları ve Türkiye’nin Ege kıyılarında bulunan üniversitelerin turizmle ilgili yüksekokulları ve bölümleri ortak kongreler ve seminerler düzenlemeli ve turizmde ortaklık konusunu işlemelidirler.

 Bilimsel toplantılara ve yayınlara her zaman ihtiyaç olduğu bir gerçektir.

 · Yunanistan’ın Ege Adaları ve Türkiye’nin Ege kıyılarındaki destinasyonlar arasında ortak şenlikler, festivaller düzenlenmelidir.

Ayvalık-Midilli Günleri’nin benzerleri çoğaltılmalıdır.

 · Yunanistan’ın Ege Adaları ve Türkiye’nin Ege kıyılarındaki destinasyonlar arasında tarihten gelen komşuluk ilişkileri ve kültürel bağlar, dünyadaki    uluslar arası platformlarda ve turizm organizasyonlarında (ekonomi zirveleri, fuarlar, festivaller, şenlikler, kongreler vb) vurgulanmalı ve tanıtılmalıdır.

 · Projemizin benzeri çalışmalar çoğalmalı ve turizmde ortaklık gündemi  hep sıcak tutulmalıdır.

· Midilli’nin bir ada olması, beraberinde Yunanistan’ın güçlü denizyolu ulaşım ağının Midilli’yi de içine almasına neden olmuştur.

Ayrıca adada bir havaalanının varlığı, bir diğer ulaşım kolaylığı yaratmaktadır.

 Buna karşılık adanın coğrafi konum olarak, Yunanistan’ın diğer adalarına göre kuzeyde yer alması, turizmde gölgede kalmasına neden olmaktadır.

 Güney Ege’nin birbirine yakın takımadaları turizm pastasından en büyük dilimi alırken, Midilli, Limni, Sakız ve Sisam adaları arka planda kalmaktadır.

 İşte Midilli’nin çekiciliğini arttıracak en önemli faktörlerden biri Türkiye’nin Ege kıyıları ile bağlantılı bir turizm politikası yürütmesidir.

Ayvalık-Bergama-Dikili üçgeni, Midilli ile aynı turizm paketi içine konulduğu taktirde, sağlanacak kolaylıklar ve ucuzluk, turistleri Midilli’ye çekebilecektir.

Güney Ege’de dolaşan kruvaziyer gemilerin kuzeye çıkarak Midilli’ye uğramaları, Bergama’ya yapılacak turlarla ilgi çekici hale getirilebilir (benzer bağlantı, Kuşadası Limanı’na gelen kruvaziyer gemilerinin yolcuları için Efes-Meryemana turları ile yaratılmıştır).

 Şühesiz bu uygulamadan adı geçen ilçelerimiz de yararlanacaklardır.

Çünkü onlar da tek başına birer destinasyon olamamaktadır ve güney Ege ile yarışamamaktadırlar.

 Onların Midilli ile bütünleşmesi bu ada üzerinden Yunan ve diğer yabancı turistlerin Türkiye’ye geçmelerini kolaylaştıracaktır.

Kısacası Ayvalık-Midilli Kültürel Turizm Bölgesi; her iki tarafın eksikliklerini kapamasına, birbirlerini tamamlamasına, kültürel miraslarını korumalarına büyük destek verecek, bir bütün halinde “tek destinasyon” olarak rekabet ortamında güçlenmelerini sağlayacak olması bakımından bir an önce hayata geçirilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Kentleşmenin Yeni Bileşeni: Göç ve Turizm   Rotterdam, Hollanda’nın 750 bin nüfuslu bir şehri, dünyadaki modern mimarlık ürünleriyle ü...