AYVALIK VE MİDİLLİ – 8
SONUÇ ve ÖNERİLER
Son yıllarda insanların birbirini daha iyi
tanımasında, ortak değerlerden oluşan kültürel mirasın korunmasında önemli rolü
olacağına inanılan kültürel turizm, birçok ülkenin turizm stratejileri içinde
yerini almıştır.
Öte yandan kültürler arası ilişkiler, barış
ortamlarının sürekliliğini sağlamakta, yerel kültürlerin küreselleşme
karşısında yok olmasını engellemektedir.
Bir ülkenin kültürel çeşitliliği zenginlik
olarak kabul edilmekte, bunun korunması için kampanyalar açılmakta ve
koruma bilinci geliştirilmeye çalışılmaktadır.
Bu girişimlerin en büyüklerinden biri Avrupa
Konseyi’nin Viyana’daki 1993 yılı toplantısında Avrupa’nın kültür
zenginliğinden kaynaklanan ortak mirasa sahip olduğu
düşüncesinden hareketle 1997 deki toplantıda kültürel çeşitlilik üzerinde
yoğunlaşılmış ve en sonunda 1999 yılında "Avrupa Bir Ortak Miras"
kampanyası başlatılmıştır.
Kültürel turizmin, diğer turizm türlerinden çok
farklı tarafları bulunmaktadır.
Öncelikle kültürel turizmle birlikte, kültürün
sahiplenilmesi, farkındalığın doğması, bilinç oluşması başlamaktadır
ki, arkasından koruma ve sürdürülebilir kılma gibi diğer
önemli girişimler gelmektedir.
Bu nedenle kültürel turizmin sayısız olumlu
sosyo-ekonomik etkileri bulunmaktadır.
Bu projeyi de yakından ilgilendiren en önemli
etkileri ve işlevlerinden biri, toplumları kaynaştırması, yanlış değer
yargılarını ortadan kaldırması, dostlukları pekiştirmesidir.
Müze ziyaretleri, festivaller, konserler,
alışveriş için buluşulan pazarlar, dinsel amaçlı ziyaretler, kutsal
mekanları ziyaretler, insanları bir araya getirmekte, din, dil, ırk ve
düşmanlık duyguları ortadan kalkmaktadır.
Özellikle zamanında sınır komşuluklarında
yaşanmış sorunların izleri kültürel turizm yoluyla
silinebilmektedir.
Türkiye ve Yunanistan arasındaki turizm hareketleri
yakın yıllara kadar bir gelişme göstermemiştir.
Karşılıklı geliş-gidişler; ticaret, akrabaları
ziyaret ve alışverişin ötesine pek geçmemiştir.
Bu konuda Türkiye tarafında en çok Edirne, İstanbul ve
İzmir, Yunanistan tarafında ise Batı Trakya, Atina, kısmen de Girit ve
Rodos adaları ziyaret edilmişlerdir.
Kültürel amaçlı ortak organizasyonlar da sınırlı
kalmıştır.
Bununla birlikte, Türk-Yunan dış politikalarında
yaşanan gelişmeler, ülkelerin ekonomik dar boğazları, deprem, yangın gibi
olağanüstü olaylar, sanatçıların barış konserleri, her iki toplumu son yıllarda
eskiye oranla daha çok yakınlaştırmıştır.
İşte bu yakınlaşmaları perçinleyecek girişimlerden
biri de turizm, daha özel ifadesiyle kültürel turizmdir.
Bilindiği üzere, Osmanlı Devleti’nin bugünkü
Yunanistan topraklarında uzun yüzyıllara dayanan hakimiyeti, diğer
taraftan Anadolu ve Trakya topraklarında da Rumların mevcudiyeti, bu iki farklı
kültürün bir arada yaşamasından dolayı birbirlerine benzemelerine, her kültürel
unusu “ortak” paylaşmalarına neden olmuştur.
Müzikten yemeğe, giysilerden halk oyunlarına,
dilden geleneklere ve mimariye kadar kültürün tüm maddi ve maddi olmayan
unsurları bir potada bütünleşmiştir.
Cumhuriyetle birlikte Türkiye’nin yeni bir
döneme girmesi, beraberinde karşılıklı göçleri gündeme getirmiş eski
ortaklıklar sona ermiş, yalnızca her iki tarafın kendi yerleşmelerinde birer
kültürel miras olarak kalmışlardır.
Bu geçmiş yüzyıllara dayanan kültürel ortaklığı turizm
yoluyla canlandırmak, üçüncü ülkelere tanıtmak mümkün müdür ?
Bu tür sınırötesi ortak turizm bölgeleri
oluşturulabiir mi ? gibi sorulara yanıt vermek çok kolaydır.
Çünkü, her iki sorunun da yanıtı evettir.
Birçok ülke artık sınır komşularıyla ortak bölgelerini
turizm yoluyla değerlendirmektedir.
Türkiye’nin de turizm için ortaklık kuracağı
sınır komşularının başında Yunanistan ve özellikle Ege Adaları gelmektedir.
Zaten 1998 yılından itibaren Türkiye Ege
Kıyıları ve Yunanistan Ege Adaları Ekonomi Zirveleri düzenlenmektedir
ve 2010 yılında 9. cusu yapılmıştır.
Turizm için de benzer zirvelerin yapılması, ortak
kararların alınması, şüphesiz bu projenin de konusunu oluşturan “Ayvalık-Midilli
Kültürel Turizm Bölgesi” gibi oluşumların önünü açacak ve
gerçekleşmesine hız kazandıracaktır.
Ayvalık ve Midilli’nin kültürel kaynakları, daha önce
de değinildiği üzere birbirinin devamı gibidir.
Din kökenli ayrılıklar olsa da onlar ayrı bir renk
katmaktadırlar.
Kültürel miras unsurlarının hepsi, kültürel
turizm için güçlü birer çekiciliktir ve onlardan sayısız fırsatlar
yaratılabilir.
Diğer taraftan, kültürel kaynakların bazı zayıf
yönleri vardır ve onlar da bazı riskler taşımaktadır.
İşte kültürel turizm yoluyla bu riskler
ortadan kaldırılabilecektir.
Ayvalık ve Midilli’nin kültürel kaynaklarından hareketle,
ortak kültürel turizm bölgesi yaratılması, politik kararlarla yakından ilgili
olduğu kadar, yerel halkların ve turizmle uğraşanların bakış açıları da
önemlidir.
Hatta turistlerin görüşlerinin öğrenilmesi bile
bir kazançtır.
O nedenle projenin en büyük araştırması, geniş
kapsamlı bir anket çalışmasına ayrılmıştır.
Toplam 740 kişiye uygulanan anketin sonuçları,
projenin III. Kısım 1. alt bölümünde ayrıntılı olarak çizelgeler eşliğinde
verilmiş anket sonuçlarının değerlendirilmesi yapılmıştır.
Özetle öne çıkan görüşler şunlardır;
Ayvalık ve Mitilini kent halkı ile turizm
aktörleri;
Turizmde her türlü ortaklığa gidilmeli, Türk
ve Yunan yetkililer işbirliği yapmalı”, yerli turistler; Ayvalık ve
Midilli arasında bağlantılar arttırılmalı, derken yabancı turistlerin;
Ayvalık ve Midilli’yi tercih etme nedenlerinde “kültürel
çekicilikleri” önemli bulmaları, ortak kültürel turizm bölgesi
oluşturmada görüşlerin ne denli olumlu olduğunu kanıtlamaktadır.
Buna karşılık, turizm ortaklığı konusunda henüz bilincin
oluşmadığını gösteren görüşler de dikkati çekmektedir.
Sözgelimi; her iki tarafın halkı potansiyel turist
konusunda birbirlerini görmemişler, yabancı turistler Ayvalık ve
Mitilini’nin ortak tanıtılmasına pek ilgi göstermemişlerdir.
Projenin bu sonuç bölümünü tamamlamak üzere
önerilerde bulunulabilir.
Ancak, projenin III. Kısım 4. alt bölümünde
değinilen konular öneriler anlamı taşıdığı için onlara tekrar
değinilmeyecek, daha genel yaklaşımlarla öneriler sunulacaktır.
· Türkiye Ege Kıyıları ve Yunanistan Ege
Adaları Ekonomi Zirveleri nasıl ki belediyeleri, ticaret odalarını bir
araya getiriyor ve her sene yapılıyorsa, bu zirvenin bir benzeri yalnızca “turizm”
içerikli olarak yapılmalı ve turizm aktörleri (yerel yönetimler, resmi turizm
ofislerinin sorumluları, turizmle ilgili sivil toplum kuruluşları, işletmeciler
vd) her yıl bir araya gelmelidirler.
· Türkiye kıyılarındaki destinasyonlar ile
karşılarındaki Yunanistan adaları arasında turizm ortaklıkları kurulmalı,
onların öncüsü olarak da “Ayvalık-Midilli Kültürel Turizm Bölgesi”
bir an önce devreye sokulmalıdır.
Ayrıca Çeşme-Sakız, Kuşadası-Sisam,
Bodrum-İstanköy ve Marmaris-Rodos arasında da bu tür girişimler
yaratılmalıdır.
Bugüne kadar bu birliktelikler hakkında birçok zeminde
yüksek sesle konulmuş, karşılıklı belediye başkanları ziyaretler yapmış, ortak
paket turlar konusunda istekliliklerini belirtmişler, ancak henüz bir adım
atılmamıştır.
Türkiye’ye uygulanan vizenin tamamen kaldırılması, bu
yolu açacaktır diyebiliriz.
· Yunanistan’ın Ege Adaları ve Türkiye’nin
Ege kıyıları arasında ortak turizm projeleri hazırlanmalı ve uygulamaya
konulmalıdır.
Bunun için büyük bütçelere ve uzun yıllara ihtiyaç
yoktur.
Pratik çözümler getiren, uygulanması kolay,
karşılıklı deneyimlerin paylaşılacağı eğitim projelerinden başlanılabilir ve
her iki tarafın turizm işletmecilerini bir araya getiren özel projeler
yapılabilir.
· Yunanistan’ın Ege Adaları ve Türkiye’nin Ege
kıyılarında bulunan üniversitelerin turizmle ilgili yüksekokulları ve bölümleri
ortak kongreler ve seminerler düzenlemeli ve turizmde ortaklık konusunu
işlemelidirler.
Bilimsel toplantılara ve yayınlara her zaman
ihtiyaç olduğu bir gerçektir.
· Yunanistan’ın Ege Adaları ve Türkiye’nin
Ege kıyılarındaki destinasyonlar arasında ortak şenlikler, festivaller
düzenlenmelidir.
Ayvalık-Midilli Günleri’nin benzerleri çoğaltılmalıdır.
· Yunanistan’ın Ege Adaları ve Türkiye’nin
Ege kıyılarındaki destinasyonlar arasında tarihten gelen komşuluk ilişkileri ve
kültürel bağlar, dünyadaki uluslar arası platformlarda
ve turizm organizasyonlarında (ekonomi zirveleri, fuarlar, festivaller,
şenlikler, kongreler vb) vurgulanmalı ve tanıtılmalıdır.
· Projemizin benzeri çalışmalar çoğalmalı
ve turizmde ortaklık gündemi hep sıcak tutulmalıdır.
· Midilli’nin bir ada olması, beraberinde Yunanistan’ın güçlü
denizyolu ulaşım ağının Midilli’yi de içine almasına neden olmuştur.
Ayrıca adada bir havaalanının varlığı, bir diğer
ulaşım kolaylığı yaratmaktadır.
Buna karşılık adanın coğrafi konum olarak,
Yunanistan’ın diğer adalarına göre kuzeyde yer alması, turizmde gölgede
kalmasına neden olmaktadır.
Güney Ege’nin birbirine yakın takımadaları
turizm pastasından en büyük dilimi alırken, Midilli, Limni, Sakız ve Sisam
adaları arka planda kalmaktadır.
İşte Midilli’nin çekiciliğini arttıracak en
önemli faktörlerden biri Türkiye’nin Ege kıyıları ile bağlantılı bir
turizm politikası yürütmesidir.
Ayvalık-Bergama-Dikili üçgeni, Midilli ile aynı turizm
paketi içine konulduğu taktirde, sağlanacak kolaylıklar ve ucuzluk, turistleri
Midilli’ye çekebilecektir.
Güney Ege’de dolaşan kruvaziyer gemilerin kuzeye
çıkarak Midilli’ye uğramaları, Bergama’ya yapılacak turlarla ilgi çekici
hale getirilebilir (benzer bağlantı, Kuşadası Limanı’na gelen kruvaziyer gemilerinin
yolcuları için Efes-Meryemana turları ile yaratılmıştır).
Şühesiz bu uygulamadan adı geçen ilçelerimiz de
yararlanacaklardır.
Çünkü onlar da tek başına birer destinasyon
olamamaktadır ve güney Ege ile yarışamamaktadırlar.
Onların Midilli ile bütünleşmesi bu ada
üzerinden Yunan ve diğer yabancı turistlerin Türkiye’ye geçmelerini
kolaylaştıracaktır.
Kısacası Ayvalık-Midilli Kültürel Turizm Bölgesi;
her iki tarafın eksikliklerini kapamasına, birbirlerini tamamlamasına, kültürel
miraslarını korumalarına büyük destek verecek, bir bütün halinde “tek
destinasyon” olarak rekabet ortamında güçlenmelerini sağlayacak olması
bakımından bir an önce hayata geçirilmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder