3 Kasım 2022 Perşembe

 AYVALIK VE KÜMELENME - 2

 

TURİZMDE KÜMELENME POTANSİ­YELİNİN BÖLGESEL KALKINMAYA ETKİLERİ

Bölgesel dengesizliklerin nedenleri olarak kaynakların bölgeler içerisinde eşit dağılmaması, bölgelerdeki serma­ye yetersizliği ile girişimcilik ruhu eksikliği gibi kültürel ve ekonomik özellikler sayılabilir.

Bölgesel dengesizlikler ekonomik, sosyokültürel ve siyasal birçok olumsuzluklara neden olmaktadır.

Bunlardan bazılarını gelişmiş bölgelere göçlerin artarak buralarda çarpık kentleşmeye yol açması, gizli işsizlik, bölgede efektif talebin yetersizliği, altyapı ye­tersizliği, sosyal hizmetlerin yetersizliği, toplumsal huzurun ve barışın bozulması, kır kent dengesinin bozulması şeklinde sıralayabiliriz.

Son yıllarda bu olumsuzların giderilmesi için çeşitli bölgesel kalkınma teorileri ortaya atılmıştır.

 Bölgesel dengesizliklerin çözümü için teşvik tedbirleri, kamu yatı­rımları, idari kararlar ve düzenlemeler ile kalkınma ajansları gibi araçlar devreye sokulmuştur.

Son yıllarda adından sıkça söz ettiren kümelenme kavramı, sınırlı kaynaklara sahip geri kalmış bölgelerin kaynaklarını daha verimli kullanmasını sağlayarak, bölgesel dengesizlikleri ortadan kaldırmada araç olarak kullanılmaktadır.

Kalkınma Bakanlığı tarafından 2011 yılı verilerine göre yapılan İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sırası Araştırması’na göre Çanakkale 0,5999 endeks değe­ri ile 14. sırada yer alırken Balıkesir, 0,4764 endeks değeri ile 22. sırada yer almaktadır.

 TR22 Güney Marmara Bölge­si (Çanakkale ve Balıkesir) ise 26 Düzey 2 Bölgesi içinde 10. sıradadır.

Bölgenin sıralamasının 2003 yılında yapılan araştırmada da aynı olduğu görülmektedir.

 İllerin rekabet edebilirlik seviyesini ölçen URAK iller arası rekabetçilik en­deksinde (2009-2010) Balıkesir, 22,39 endeks puanı ile Tür­kiye’nin en rekabetçi 23. ili; Çanakkale ise 19,25 endeks pu­anı ile en rekabetçi 33. ili olmuştur.

 Bölgenin rekabet gücünü meydana getiren alt endeksler incelendiğinde; Erişilebilirlik Endeksi payının Balıkesir’de yüzde 48,46 Çanakkale’de yüz­de 35,47 olduğu; Beşeri Sermaye ve Yaşam Kalitesi Endek­sinin Balıkesir için yüzde 23,09 Çanakkale için yüzde 23,95 olduğu görülmektedir.

 Ticaret Becerisi ve Üretim Potansiyeli Endeksinin Balıkesir’de yüzde 16,86 Çanakkale’de ise yüzde 17,31; Markalaşma Becerisi ve Yenilikçilik Endeksi’nin Ba­lıkesir’de yüzde 1,16 Çanakkale’de ise yüzde 0,27 ile rekabet gücüne katkı sağladığı tespit edilmiştir.

Markalaşma becerisi ve yenilikçilik, ticaret becerisi ve üretim potansiyeli ile beşeri sermaye ve yaşam kalitesi en­dekslerinin bölgenin rekabetçilik düzeyine katkısı göre­ce zayıftır.

 Bu nedenle, bölgenin rekabetçilik düzeyinin ve sosyo-ekonomik gelişmişliğinin artırılması için bölgede iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi ile sosyal imkânların artırılmasına yönelik altyapının güçlendirilmesi  gerekmek­tedir.

  GMKA’nın temel amacı; TR 22 Güney Marmara Böl­gesi’nde iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesine, çevresel sürdürülebilirliğin sağlanmasına ve sosyal imkânların zen­ginleştirilmesine katkı sağlayacak altyapının güçlendirilmesi yoluyla sosyo-ekonomik gelişimin hızlandırılmasıdır.

TR22 Bölgesi’nde 2004 yılında tarım sektöründe yüzde 47 olan is­tihdam oranın 2013 yılına gelindiğinde yüzde 36,3’e kadar düştüğü görülmektedir.

 

Aynı dönemde hizmet sektöründeki istihdam yüzde 36,8’den yüzde 44,4’e çıkmıştır.

 Yani böl­gede tarım sektöründeki istihdam oranındaki düşüşe paralel olarak hizmet sektöründe bir artış gerçekleşmiştir.

 Ancak sanayi sektörü istihdam oranları ülke ortalamasının oldukça altındadır.

  2004-2013 döneminde sanayi sektörü istihda­mı yüzde 15,5’ten yüzde 19,3’e çıkmıştır.

 Ancak bu oranlar ülke ortalamasının oldukça altında yer almaktadır.

 Örneğin; 2013 yılında Türkiye’de sanayi sektörü istihdam oranı yüz­de 26,4’tür.

Bölgede istihdam konusunda tarım sektöründen hizmet sektörüne bir kayma söz konusudur.

Uzun yıllardan beri bölgede istihdam konusunda önde gelen tarım sektörü, hizmet sektöründeki gelişmeyle ikinci sıraya gerilemiştir.

 Bu durum bölgedeki istihdam profilinin değiştiğini göstermekte­dir.

 Ancak sanayi sektörü bu dönüşümden yeterince pay ala­mamıştır.

 Kalkınmanın motoru olarak nitelendirilen sanayi sektörünün toplam istihdam içindeki payının yükseltilmesi için aktif istihdam politikalarının uygulanması gerekmekte­dir.

Ayrıca, bölgede kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30,4 gibi düşük bir seviyededir.

 Türkiye’de yüzde 25,3 olan genç işsizlik oranı bölgede de yüksek seyretmektedir.

Bu se­beplerle, özellikle tarım sektöründen ayrılanlar, kadınlar ve gençler (15- 29 yaş) olmak üzere çalışma çağındaki nüfusun sanayi sektöründe istihdam edilebilirliğinin ve istihdamının artırılması bölgenin dönüşüm sürecinin etkin yönetilmesine katkı sağlayacaktır.

Toplumun tüm kesimlerinin hayat standartlarının yüksel­tilmesi ve sahip olunan potansiyelin değerlendirilerek daha nitelikli birey ve güçlü toplum yapısına sahip olunması TR22 Güney Marmara Bölgesi’nin başlıca kalkınma hedefleri ara­sında yer almaktadır.

Toplumun en kırılgan kesimlerinin güç­lendirilmesi, toplumun farklı kesimleri arasında dayanışma­nın geliştirilmesi, toplumsal hayata katılımda  güçlük çeken dezavantajlı grupların ekonomik ve sosyal hayata katılım­larının artırılması bütüncül bir toplum yapısı tesis edilmesi açısından gereklidir.

Ayrıca, bölgenin kalkınmasında önemli bir role sahip sivil toplum kuruluşlarının etkinliğinin artırıl­ması toplumsal sorunların işbirliği içinde çözümü, fırsatların değerlendirilmesi ve sosyal dayanışmanın pekiştirilmesine katkı sağlayacaktır.

Bölgeler arasında gelişmişlik farklarının azaltılması, dengeli büyüme ve kalkınmanın sağlanabilmesi için turizm sektörüne önemli görevler düşmektedir.

Ülkemiz doğal zen­ginlikleri itibariyle zengin bir ülke olmakla birlikte bölgeler arasında gelişmişlik farklılıkları olan bir ülkedir.

 Son yıllarda popüler bir kavram olan kümelenmenin turizm sektöründe uygulanması ile kümelenme sonucunda oluşacak uzmanlaş­ma, işbirliği, sinerji ve inovasyonla birlikte turizmin bölgesel kalkınmaya yapacağı etki süreci hızlandırabilir.

Zengin tu­rizm potansiyeline sahip geri kalmış bölgelerde kümelenme sayesinde turizm potansiyelinin verimli bir şekilde kullanıl­ması sağlanarak, bölgenin kalkınma hızı artırılabilir.

  Bunun en güzel örneği; Sultanahmet Turizm Küme­lenmesidir.

 Bu başarılı örneklerden sonra Türkiye’de bu alan­da yapılan  kümelenme çalışmaları; MEVKA Bölgesi Turizm Kümelenmesi,  Kapadokya Turizm Kümelenmesi, Antalya Bölgesi Turizm Kümelenmesi, Muğla Turizm Kümelenme­si, Mardin Turizm Kümelenmesi, Bolu Turizm Kümelenme­si’dir.

 Bu çalışmaların ortak noktası yapılan analizlerle böl­gedeki turizm potansiyelinin belirlenmesi ve bu potansiyelin kümelenme faaliyeti sonucunda nasıl aktif hale getirileceği konusunda araştırılmalar yapılmasıdır.

Ülkemizdeki turizm faaliyetlerine bakıldığında turizm çeşitliliğinin sağlanamadığı görülmektedir.

 Turizmle ilgili çalışmaların büyük bir bölümünün Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgeleri’nde yoğunlaşmış olması turizmde çeşitliğin sağla­namadığını doğrular niteliktedir.

 Oysaki geri kalmış bölge­lerimizdeki turizm potansiyeli, doğru tanıtım ve pazarlama faaliyetleri sonucunda söz konusu bölgenin kalkınmasında lokomotif görevi üstlenebilir.

Bu potansiyeli kümelenmeyle birlikte aktif hale getirilmesi halinde geri kalmış bölgelerdeki ekonomik kalkınma turizmin yaklaşık 50-55 sektörü hare­kete geçireceği düşünüldüğünde çarpan etkisiyle artacaktır.

Turizm kümelenmesinin bölge içinde kalkınma kutbu oluş­turması, turizmden elde edilen gelirlerin artmasıyla bölgesel gelirin artması,  sektörün verimliliğini artırması, sektördeki maliyetleri düşürmesi turizm  ve bağlantılı sektörlerin geliş­mesiyle bölge içinde istihdamın artması, rekabet gücünün artmasıyla daha fazla turistin bölgeye çekilmesi, sosyo-kül­türel kalkınma sağlaması turizm kümelenmesinin bölgesel kalkınmaya etkilerinden birkaçıdır.

Turizmde kümelenme potansiyelinin bölgesel kalkınma­ya etkilerini ana başlıklar halinde aşağıdaki gibi vermemiz mümkündür; Turizm Kümelenmesi Turistik Destinasyonun Rekabet Gücünü Artıracaktır.

 Kümelenmenin en temel amacı rekabet gücünü artırmak­tır.

Geri kalmış bir bölgede turizm kümelenmesi çalışması uyguladığında daha önce yapılan analizlerde de görüldüğü gibi bölgedeki turizm faaliyetlerinin kalitesi nitelik ve nicelik olarak artacaktır.

 Bu durum bölgenin diğer bölgeyle rekabeti­ni olumlu yönde etkileyerek turistlerin tercihlerini kendi böl­geleri lehine değiştirecektir.

Böylece turizm kümelenmesinin rekabet gücünü artırmasıyla beraber bölge daha fazla turist çekerek turizmden kazanılan gelirleri artıracaktır.

Yapılan araştırmalarda turizmin 50-55 sektöre girdi alıp, girdi verdi­ğini ortaya koymuştur.

Bir sanat galerisine veya müzeye gi­ren bir yabancı turistin, yöre ekonomisine bıraktığı bir dolar bu ekonomide çarpan etkisi yaratarak daha büyük bir hacimle bölge ekonomisinden çıkacaktır.

Zirveden aşağıya bırakılan bir kar topunun dağın eteklerinde  büyük bir yumağa dönüş­mesi olarak açıklanan ekonomide çoğaltan ve/veya çarpan et­kisi bölge ekonomisinde de görülecek ve yöredeki ekonomik kazanç ve refah artacaktır.

Turizm Kümelenmesi Turistik Destinasyondaki İstihdamı Artıracaktır.

 Bir turistik bölgede turizm kümelenmesi ile yerel kuru­luşlar ve STK’lar ile gerçekleştirilecek olan bilgi alış-verişi, tecrübe aktarımı ve ağ kurma faaliyetlerinin frekansı artacak­tır.

Turizm kümelenme çalışmaları bölgede turizm paydaşları arasında bir sinerji yaratacak ve benzer projelerde aynı aktörlerin bir araya gelmesi kolaylaşacaktır.

Bölge turizmi ile ilgili yapılacak çalşımalarda yörenin güçlü aktörleri ve STK’ların bir araya getirilmesi sağlanacaktır.

Bu projelerin sürdürülebilirliği noktasında proje ile sağlanabilecek başarı öyküleri de yörede birer çarpan etkisi oluşturacak­tır.

Ayrıca; turizm kümelenmesi sayesinde hem girdiler hem de nitelikli işgücü temini kolaylaşacaktır.

Tedarikçi, kalifiye işgücü ve destekleyici kurum ve hizmetlerin bulunması yeni turizm işletmelerinin kurulmasını teşvik etmektedir.

Bilgi ve enformasyonun hızlı akışı, ekonomik faaliyetlerin daha dina­mik ve iş olanaklarının çoğalmasını sağlayacaktır.

Bunun so­nucunda bölgede turizm sayesinde birçok iş imkanı meydana gelecek ve doğrudan istihdam edilen kişi sayısı artacaktır.

Ayrıca turizmle bağlantılı diğer sektörlerde de istihdam artacaktır.

Bunun en güzel örneği Sultan Ahmet Turizm Küme­lenme örneğidir.

Bu örnekte küme içerisinde çalışan ortalama işgören sayısı 12’den 18’e çıkmıştır.

Turizmde domino etkisi olarak da belirtilen bu süreçte turizm kümelenmesi sayesinde turizm ürününün kalitesi artacak, bu durum ise  bölgeye gelen turist sayısını artıracaktır.

Artan turist sayısı sayesinde işlet­meler daha fazla eleman istihdam etmek zorunda kalacaktır.

Turizm Kümelenmesi Bölgesel Gelirin Artmasını Sağlayacaktır.

Ülkemizde tam anlamıyla uygulanan ve sonuçlarını ve­ren turizm kümelenmesi örneği Sultanahmet Turizm Küme­lenmesidir.

Sultanahmet Turizm Kümelenmesi ile elde edilen kazanımlar ışığında gelişmekte olan bölgelerimizde uygulan­ması muhtemel turizm kümelenmesi çalışmasıyla elde edi­­lecek kazanımlar tahmin etmek mümkündür.

 Bu çerçevede Sultanahmet Turizm Kümelenmesi sonucunda meydana ge­len olumlu sonuçlar incelendiğinde aynı kümelenme çalış­malarının geri kalmış bölgelerimizde uygulanması durumun­da bölgede gelir artışı meydana gelmesi muhtemeldir.

 Buna göre Sultanahmet Turizm Kümelenmesi’nde üyelerinin yıllık ciroları 400.000 dolar’dan 1.000.000 dolara yükselmiştir.

  Turistlerin ortalama kalış süreleri 2 günden 3 güne çıkmıştır.

 Turistlerin günlük harcama tutarları ortalama 50 dolardan 80 dolara çıkmıştır.

 Talepte meydana gelen artışa paralel olarak otel odalarının ücreti 20 dolardan 40 dolara yükselmiştir.

1999 yılındaki olumsuzluklardan oldukça etkilenen Sulta­nahmet bölgesi başarılı bir kümelenme politikası sayesinde Türkiye’nin en başarılı turizm kümelenmesi örneği olmuştur.

Turizm Kümelenmesi Bölgede Kalkınma Kutbu Oluşturacaktır.

 Turizm katma değer yoluyla bölge ekonomisine çok bü­yük katkıları olmaktadır.

 Turistik ürünün milli gelir üzerinde yarattığı katma değer etkisi, diğer sektörel üretimden yüksek olduğundan kalkınma için büyük bir önem arz etmektedir.

 Turizm sektörü taşıdığı özellikler nedeniyle 35 sektörle yakın bir ilişki içindedir.

 Yani turizmin gelişmesi demek aynı za­manda bu 50-55 sektörün de gelişmesi anlamına gelmektedir.

 Perroux tarafından ortaya atılan Kalkınma Kutbu Teorisi’nin özünde, kalkınma potansiyeli olarak belirlenen sektörün des­teklenerek geliştirilmesi, o sektör sayesinde toptan bir eko­nomik yükselme sağlanabileceği temeline dayanmaktadır.

 Ülkemiz açısında da düşünüldüğünde bazı bölgelerimizin kalkınmasında turizmin çok önemli rolü olduğu açıktır.

 Bu­nun yanında zengin turizm potansiyeline sahip olup halen istenildiği seviyede kalkınamamış birçok bölgemizde vardır.

Turizm potansiyeli olup bunu kullanamayan bölgelerimizde turizm öncü sektör olarak belirlenerek kalkınma kutbu oluş­turulabilir.

Turizm Kümelenmesinin Bölgede Sosyo-Kültürel ve Benzer Etkileri Görülecektir.

En çok enerji tüketen sektörlerden biri olan turizm, son yıllarda enerji tasarrufu, doğal kaynakların korunması ve çevresel yönetim gibi konulara ağırlık vermektedir.

Böylece turizm işletmelerinin, değişen tüketici tercih ve beklentile­rine uygun, çevreye saygılı ürünler sunabilmeleri ve tüketici gözünde iyi bir imaj oluşturabilmeleri mümkün olmaktadır.

Son yıllarda turizm sektöründe de “ekolojik işletmecilik” yaygınlaşmaktadır.

 Bu işletme anlayışının temel kriterleri; doğal çevreye bağlılık, ekolojik sürdürülebilirlik, katı atık yönetimi, çevresel eğitim programlarının uygulanması, böl­gedeki kültürel aktörlerle işbirliği ve yöresel ekonomiye kat­kı sağlanılması olarak belirlenmiştir.  

 Turizm sayesinde bölgede çevre bilin­cinin gelişmesine ortam hazırlanarak sürdürülebilir bir çevre modeli gelişecek ve kalkınma sürecinin gelişmesine neden olacaktır.

Bu çerçevede bölgede yapılan turizmde kümelen­me faaliyetleri birçok alanda yöre ekonomisine, sosyo-kültü­rel yapısına katkı sağlayacaktır.

 Örneğin; yerel halk evlerini pansiyon olarak yer yabancılarına kiraya vererek gelir elde edecek veya büyük kent ve sanayi merkezinde kazanılmış gelirlerin kırsal yörelere aktarılmasıyla hem ülke düzeyinde hem de uluslararası düzeyde gelirin yeniden dağılımı sağla­nacaktır.

Ayrıca bölgede turizm kümelenmesi ile sağlanılacak istihdam ile yöre insanları yerinde istihdam edilerek büyük şehirlerin yükü hafifletilecektir.

  Yörenin sahip olduğu gele­nekler ve görenekler (örneğin yerel mutfaklar, yöresel kıya­fetler vb gibi) bölge için birer çekim unsuru olacak hatta  bu unsurlarının zenginliği aynı zamanda bölgenin de gelişim aşamalarını hızlandıracaktır.

Turizmin gelişmesi iyi hazırlanmış bir alt yapıya bağlı olduğundan başta yörede yol, su, elektrik, kanalizasyon, otopark ve haberleşme gibi fiziksel alt yapı hizmetleri gibi hizmetler turizm sektörünün gelişmesine bağlı olarak gelişecek böylece yörede fiziksel alt yapı sorunu da ortadan kalkacaktır.

 Küme içerisindeki rekabetin ve işbirliği içerisinde girme zorunlulu­ğu inovasyonu özendirebilir.

Turizm kümelenmesi içerisin­de teknoloji çok hızlı yayılacaktır.

Zincir içerisinde bulunan birçok firma tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayabilme kapasi­tesini artıracaktır.

Kümenin gelişmesiyle yeni firmaların ku­rulması ve piyasaya girmesi özendirilerek bölgedeki turizm endüstrisi geliştirilebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Kentleşmenin Yeni Bileşeni: Göç ve Turizm   Rotterdam, Hollanda’nın 750 bin nüfuslu bir şehri, dünyadaki modern mimarlık ürünleriyle ü...