MADRA DAĞININ FLORASI
Madra
Dağı Türkiye’nin batı-kuzeybatısında Ege denizi kıyısında yer alır.
Denize
dikine uzanan bu dağlık kütle, kuzey (nemli) ve güney (kurak) gibi iki farklı özellikli bakıya sahiptir.
Hava
kütleleri dağların yüksek kesimlerinde bol yağış bırakır.
İklim,
jeoloji ve jeomorfolojik özellikler bitki örtüsünün nitelik
ve niceliği üzerinde rol oynamaktadır.
Madra
Dağı’nın kuzeydoğusunda Karadeniz kökenli bitkiler yaygın iken güney ve batı
kesiminde Akdeniz fitocoğrafya bölgesine ait bitki
türleri bulunur.
Yazları
aşırı kurak olan güney bakılarda insan - doğal ortam ilişkisi arasında çok
hassas bir denge vardır.
Özellikle
vejetasyonun tahribi nedeniyle arazi örtüsü degredasyonu yaygındır.
Kuraklığın
çok şiddetli olduğu sahalarda arazi kullanımı ve
nadir ve nesli tükenmekte olan bitkilerin korunması büyük önem taşır.
Sahanın
jeomorfolojik özellikleri, dağlık alanlar ile ovaların yan yana bulunması, sık
ve derin vadiler bölgede bitki çeşitliliğini arttırmıştır.
Madra
Dağı ve yakın çevresinde genel olarak “Akdeniz iklimi” etkilidir.
Ancak yükselti ve bakı bu iklimin etkilerini
değiştirmiştir.
Yükselti
arttıkça sıcaklık azalır ve yağışlar artar.
Kuzeye
bakan yamaçlar kuzey sektörlü rüzgârların etkisindedir.
Yamaçların
bakı ve eğim durumu ayrıca güneş enerjisi alma ve
ısınma üzerinde etkili olmuştur.
Bu
nedenle sahada etkili olan subtropikal iklim için orografik basamaklar ile
güney ve kuzey yamaçlara göre de mikroklimatik farklılıklar oluşmuştur.
Çalışma
Alanı
Madra
Dağı, Türkiye’nin batısında, Ege Bölgesi’nin Kıyı Ege Bölümü’nde, Bakırçay
Yöresi ile Edremit Yöresi arasında bulunan yüksek bir dağlık kütledir.
Dağı
kuzeyden Havran Çayı, güneyden Bakırçay, batıdan Ege Denizi ve doğudan
İvrindi-Korucu depresyonu sınırlandırmaktadır.
Bu dağlık kütle, Ege ve Marmara su havzalarını
ayıran doğal
bir sınır oluşturmaktadır.
Dağın
ana doğrultusu kuzeydoğu - güneybatıdır.
Bu
dağı, birbiriyle bağlantılı zirvelerin oluşturduğu bir yer şekli topluluğu
olarak nitelendirmek mümkündür.
Güneyde
Geyiklidağ, Güründağ, Sakardağ, Kocadağ; batı
ve kuzeybatıda Çıralıdağ, Yaylacık Dağı, kuzeyde Şabla Dağı, doğuda Korucu Dağı Madra
kütlesinin üniteleridir.
Esas
Madra Dağı bu kütlenin merkezi kısmıdır.
En
yüksek zirvesi ise 1343 m ile Maya Tepe’dir.
Kütlenin
merkezi kısmında aşınma ile oluşmuş bir havza niteliğinde olan Kozak Ovası vardır.
Dağın
çekirdeğinde granit – granodiyorit tipinde kayaçlar bulunur.
Bu
kayaçları, metamorfizma ile oluşmuş şistler sarar.
Dağın
kenar kısımlarında andezit, bazalt, tüf gibi volkanik kayaçlar görülür.
Yer
yer Neojen tortulları izlenir. Sahadaki en genç kayaçlar ise alüvyonlardır.
Materyal
ve Yöntem
Madra
Dağı, Türkiye’nin batısında bulunan horst karakterli dağlık kütlelerin
kuzeyinde bulunmaktadır.
Madra
Dağı, Marmara ve Ege su havzalarını birbirinden ayıran doğal bir sınırdır.
Orografik
nedenlerle dikey doğrultuda değişen vejetasyonun klimatik
parametrelerle ilişkisini ortaya koyabilmek için Bergama, Ayvalık ve İvrindi
meteoroloji istasyonlarının uzun yılları kapsayan sıcaklık, yağış ve
rüzgâr rasatlarından faydalanılmıştır.
Sahanın
1/25000 ölçekli topoğrafya paftalarından saha çalışmalarında, genel jeomorfolojik
değerlendirmelerde, profil ve kesitlerin çıkartılmasında yararlanılmıştır.
Sahanın
jeoloji ile ilgili bilgiler derlenmesinde 1/50000 lik ve
1/100000 ölçekli jeoloji paftaları kullanılmıştır.
Sahada
tespit edilen ve örnekleri toplanan bitkilerin teşhisinde Blamey and
Grey-Wilson, 1993, Davis ve Diğerleri, 1988, Güner
ve Diğerleri, 2000’nin çalışmalarından faydalanılmıştır.
Saha
kuzey - güney ve batı - doğu doğrultularında birkaç kez katedilerek bütün
ekolojik özellikleri yerinde incelenmiş bitki türlerin ve toplulukların
yükselti sınırları, dominant unsurlar, floristik oluşum, toprak türü, kayaçlar,
jeomorfolojik durum ile ortam şartları hakkında inceleme yapılmıştır.
Tüm
bu çalışmalar materyal ve malzemeler toptan değerlendirilerek ekosistemin
vejetasyon karakteri, floristik kompozisyonu ve
bunları ortaya çıkaran ekolojik şartlarla ilişkileri saptanmıştır.
Bu
sonuçlara istinaden vejetasyon kesitleri çizilmiş, floristik liste
oluşturulmuş, ilişkiler ve sonuçlar ortaya konulmuştur.
Bulgular
ve Tartışma
Vejetasyon
ve Floristik özellikleri etkileyen Coğrafi Şartlar
İklim:
Madra
kütlesinin her yanında aynı iklim şartları görülmez.
Kütlenin
güney ve batı kenarı tipik Akdeniz iklim şartları altında iken, kuzeyi Marmara üzerinden
sokulan Karadeniz etkilerine açıktır.
Bu
nedenle sıcaklık ve yağış şartlarındaki farklılıklar vardır.
Deniz
tesirlerine açık batı sektörün daha sıcak olduğu görülür.
Buna
karşılık nemli ve serin hava kütlelerine maruz kuzey sektörde sıcaklıklar daha
düşüktür.
Yıllık
ortalama sıcaklık değerleri bu durumu kanıtlamaktadır.
Batı
sektörde 16 °C ve civarında olan değerler kuzey
sektörde 13°C civarına düşmüştür.
Bu
nedenle sıcaklık istekleri yüksek türlerin batı ve güney kesimde, az olan türlerin
ise kuzey ve doğu kesimde toplandıkları görülür.
En
sıcak ay ortalamaları bakımından da durum farklıdır.
Batı
ve güney sektörde en sıcak ay ortalamaları 26°C civarında iken, kuzey ve doğu sektörde bu
değerler 23°C civarına düşmüştür.
Batı
ve güney sektör yazın kuvvetle ısınmaktadır.
En
soğuk ay ortalamaları bakımından da durum farklıdır.
Batı
ve güney sektörde kışlar ılıman geçerken, kuzey ve doğu sektörde kış sıcaklıklar
düşmektedir.
Mesela
Bergama ve Ayvalığın ocak ortalamaları 6.5 °C ile 7.8 °C iken, İvrindi’de bu
değer 2-3 °C kadar düşüktür.
Bu
durum kuzey ve doğu sektörde kışların batı ve güney sektöre göre daha soğuk geçtiğini
göstermektedir.
Bu nedenle soğuklara karşı dayanıklı türler
kuzey ve doğu sektörde yayılış gösterirken
diğerleri Egenin etkisindeki ılıman kesime yayılmıştır.
Sıcaklık
şartlarının sonucu olarak kızılçam (Pinus brutia), fıstık çamı
(Pinus pinea) ve maki toplulukları Madra kütlesinin güney ve
batı kesimlerde yayılış gösterir.
Buna
karşılık meşe (Q. cerris, Q. frainetto, Q. petraea) ve karaçam (Pinus nigra) topluluklarının kuzey ve doğu
kesimde yaygınlık kazanmışlardır.
Madra
dağının yüksek kesimlerinde bitki örtüsü bakımından fakirdir.
Daha
alt kesimlerde bozulmuş ormanlar ve ot toplulukları yer alır.
Sıcaklık
şartlarının orografik etkinin sonucu olarak dikey doğrultuda da değiştiği
görülür.
Bunun
sonucu olarak bitki toplulukları ve türler kendilerine uygun kademelere
yerleşerek vejetasyon kuşaklarını oluşturmuşlardır.
Yapılan
araştırmalara göre etek istasyonları ile kütlenin zirve kesimlerinde arasında
yıllık ortalama 8°C kadar bir sıcaklık farkı oluşmaktadır.
En
soğuk ve en sıcak ay ortalamalarındaki düşüşler de buna paraleldir.
Bu nedenle oluşan vejetasyon kuşaklarının alt
kesimine güney ve batıda kızılçamlar (Pinus brutia) kuzey ve doğuda ise meşeler
yerleşmişlerdir.
Her
iki sektörün üst kesimi karaçamların (Pinus nigra) yayılış alanıdır.
Madra
Dağı çevresindeki istasyonların hiç birinde yıllık yağış miktarı 500 mm nin
altına düşmez.
Orman
oluşması için yağış alt sınırının 450 mm civarında olduğu hatırlanırsa sahanın
klimaks bitki örtüsünün orman olduğu anlaşılır.
Yağış
rejimi saha ormanlarının karakterini belirler.
Kış
yağışları tüm istasyonlarda % 50 civarındadır.
Bu
durum Akdeniz yağış rejiminin tüm sahada hakim olduğunu göstermektedir.
Kış
yağışları yaprak döken ağaçlar için vejetasyon dönemine rastlamadığı için
kritik bir durum oluşturmaz.
Fakat
diğer mevsimdeki yağışlar önemlidir.
İlkbahar
ve yaz yağışları bakımından İvrindi daha elverişli şartlara sahiptir.
Bu
nedenle kütlenin kuzey ve doğu kesimlerinde kuraklık şartlarının biraz hafiflediği
anlaşılmaktadır.
Sahanın
güney ve batı kesimlerinde daha şiddetli bir kuraklık yaşanmaktadır.
Bu
nedenle bu kesimin bitki örtüsü tam anlamıyla kurakçıl karakterdir.
Kızılçam
ormanları kurak ormanlar sınıfına dahil olurken maki örtüsü de kserofit bir
topluluk olarak ön plana çıkar.
Sahanın
kuzey ve doğusunda kuraklık şartlarının biraz hafiflemesine rağmen burada nemli
ormanlar görülmez.
Sadece
ağaç cinsleri değişir fakat orman yine kurak orman karakterindedir.
Dikey
doğrultuda yağışlarda artış görülür araştırmalara göre kütlenin
yüksek kesimlerinde yıllık yağış miktarı 1000 mm yi bulmaktadır.
Bu
durum üst vejetasyon kademesine ara eleman olarak bazı yarı nemcil türlerin
(Quercus petraea, Carpinus betulus, Castanea sativa, Corylus avellana gibi)
yerleşmesini sağlar.
Jeoloji
ve Jeomorfoloji:
Madra
münferit bir dağ değil birbiri ile bağlantılı ünitelerden oluşmuş jeomorfolojik
bir sistemdir.
Dağın
ana bloğunun uzanışı kuzeydoğu-güneybatıdır.
En
yüksek zirve olan Maya Tepe bu blok üzerinde yer almakta olup yüksekliği 1343 m dir.
Ana
kütle jeolojik olarak bir granodiyorit batolitidir.
Jeomorfolojik
olarak üstü açılmış bir domdur.
Bu
nedenle kütlenin merkezi kısmında yer alan Kozak depresyonu aşınarak oluşmuş bir havzadır.
Merkezden
çevreye doğru şisti kayaçlar ve Mesozoik kalkerler görülür.
Tektonik
hareketler kütlenin faylarla bloklara ayrılmasına ve
andezitik volkanizmaya yol açmışlardır.
Dar
alanlı bazı kesimlerde bazaltik volkanizmaya ait izler de vardır.
Kütle
kenar kısımlarında neojen sedimanları ile örtülmüştür.
Güneyde
Geyiklidağ, Güründağ, Sakardağ, Kocadağ; batı ve kuzeybatıda Çıralıdağ,
Yaylacık Dağı, kuzeyde Şabla Dağı, doğuda Korucu Dağı Madra kütlesinin
üniteleridir.
Esas
Madra Dağı bu kütlenin merkezi kısmıdır.
Toprak:
Kayaç
türlerinin çeşitliliği, iklim şartları ve topoğrafik faktörler Madra
kütlesinin toprak çeşitleri bakımından zengin olmasını sağlamıştır.
Alt
kesimde neojen sedimanterleri üzerinde kireç içeren alkali
reaksiyonlu ve az yıkanmış topraklar bulunur.
Bunlar
üzerinde kızılçam, palamut meşesi ve kültür bitkilerinden zeytin yer alır.
Üst
kademe toprakları kısmen yıkanmıştır.
Nötr
veya hafif asit reaksiyonludur.
Ana
kayalar granit, andezit gibi mağmatik kayaçlarla, şist gibi metamorfik
kayaçlardan oluşur.
Yer
yer de mesozoik kalkerlere rastlanır.
Bu
zonda genelde “kireçsiz kahverengi orman” toprakları bulunur.
Karaçam
ve meşe toplulukları bu topraklar üzerinde yaygındır.
Hidroğrafya:
Madra
Dağı su kaynakları bakımından zengindir.
Bu
dağdan kaynaklarını alan Havran çayı, Karınca Dere ve
Madra Çayı Ege Denizi’ne dökülür.
Bakırçay
da bir kısım kollarını buradan alır.
Buna
karşılık Manyas gölüne ve oradan da Marmara havzasına ulaşan Kocaçay Madra
Dağı’ndan doğar.
Ege denizine dökülen akarsular kuraklık
nedeniyle yaz aylarında kuruma derecesine
gelirler debileri çok azalır.
Fakat
Susurluk havzasına dökülenler bütün yıl su taşır.
Yaz
kuraklığının hemen her tarafında hissedildiği Madra kütlesinde vadiler içinde nemcil
bitki türleri ve toplulukları görülür.
Bazı
nemcil türler (Alnus glutinosa, Fraxinus ornus, Tilia tomentosa, Castanea sativa, Taxus
baccata) sadece vadi içlerinde görülür.
Derin
yarılmış bu vadiler tüm yıl boyunca nemlilik şartlarını korurlar.
İklim
relief ve toprak şartları Madra Dağı kütlesinde
orman oluşmasına uygundur.
Madra
Dağı sisteminin kuzeybatı uzantılarında çok tahrip edilmiş orman örtüsü yer
alır.
Geçmiş
dönemlerde Dağ alt seviyelerinde meşe üst seviyelerinde karaçam ormanları ile
örtülü idi.
Batı
ve güneyde kızılçam, kuzey ve doğuda karaçam ormanları yer alır.
Ancak
torografik şartlar fazla belirgin olmasa da vejetasyon
kademelerinin oluşumuna imkân vermiştir.
Kuzey ve doğuda alt kademeyi meşe ormanları
üst kademeyi ise karaçam ormanları oluşturur.
Kızılçamlar
güney ve batıda 800 m ye kadar çıkar.
Vadi
tabanlarında nemcil unsurların bulunduğu topluluklar yer alır.
Batı
ve güneyde tahribat alanlarına kserofit karakterli maki topluluğu yerleşmiştir.
Fauna:
Madra
Dağı’nın memeli faunası büyük ölçüde yok edilmiştir.
Kurt (Canis lupus) ve çakala (Canis aureus)
nadir rastlanır olmuştur.
Yakın
bir döneme kadar Madra da Anadolu parsı (Panthera pardus tulliana) yaşadığına
dair bazı toponomik deliller vardır.
Burhaniye
Sinekliyayla civarındaki “Kaplansivrisi” tepe ile Kozak
depresyonundaki “Kaplan” adlı yerleşme bunlardan ikisidir.
Dağın
kuş, sürüngen, balık faunası da tahribattan nasibini almıştır.
Zoocoğrafik
çalışmalar çok az olduğundan faunistik özellikler tam
olarak belirlenmemiştir.
İnsan
faktörü:
Antik
devirlerde Adramytteion ve Pergamon gibi şehirlerin arasında kalan Madra
kütlesi, daha sonraki asırlarda da göçerler tarafından yayla olarak
kullanılmıştır.
Günümüzde
de Bergama, Burhaniye, Havran ve İvrindi halkının dağın çeşitli
kesimlerinde yaylaları vardır.
Bu
nedenle orman örtüsü çok tahrip edilmiştir.
Dağın
özellikle güney yüzlerinde çok hassas olan ekolojik denge tahribattan sonra bir
daha kurulamamış, buralar erozyona uğrayarak, degrade bitki toplulukları
kaplanmış ve orman örtüsünden yoksun alanlara
dönüşmüştür.
Kuzey
ve doğu yüzlerde ise tabiat kendini kısmen yenileyebilmiştir.
Ekolojik
Şartları ve Floristik Kompozisyonları Bakımından Vejetasyon
Formasyonları
Madra
Dağı’nın vejetasyonu orman, çalı ve ot toplulukları olmak üzere üç grupta ele
alınabilir.
Ormanlar
Ekolojik
şartlar Madra Dağı kütlesinin asli vejetasyonunun orman toplulukları olduğunu
göstermektedir. Madra Dağı ormanları kuru orman özelliği gösterir.
Madra Dağı vejetasyon kuşakları
Kızılçam (Pinus brutia) kuşağı (Quercus
cerris) 0 m - 500 m
Kızılçam (Pinus brutia) kuşağı (Q.
ithaburensis) 0 m - 800 m
Meşe (Q. frainetto) -Karaçam kuşağı 500
m - 750 m
Fıstık çamı (Pinus pinea) (Pinus
brutia, Q.cerris) 500 m - 800 m
Karaçam (Pinus nigra) kuşağı (Q.
petraea - Castanea sativa) 750 m - 1343 m
Karaçam kuşağı Karaçam-meşe (Q.
Cerris, Q. frainetto) 800 m - 1000 m
Karaçam 800 m - 1343 m - Kızılçam
(Pinus brutia) ormanları -1000 m - 1343 m
Bu
ormanlar kütlenin güney ve batı kesimlerinde alt kademede yayılış
gösterir.
Deniz
seviyesinden başlayarak 800 m ye kadar yükselen bu ormanlarda kızılçam hakim
tür olup aralarına yer yer meşeler (Q.
infectoria, Q. pubescens, Q. ithaburensis) karışır.
Günümüzde
kızılçam zonu tarım alanları haline dönüştürülmüş olup 400 m ye
kadar zeytinliklerle yer alır.
Bu kesimde kızılçamlar bazı kayalık zeminlerde
adacıklar halinde ve üst
sınırlarına doğru bozuk koruluklar şeklindedir.
Tarım sahası haline getirilmemiş olan bazı
kızılçam tahrip alanları da maki örtüsü ile kaplanmıştır.
Kızılçam
ormanları bu kesimlerde optimum şartlarda değildir.
Karaçam(Pinus
nigra) ormanları
Bunlar
kızılçam zonunun üzerine yerleşmişlerdir.
Genelde
800 m den itibaren başlayarak kütlenin en yüksek zirvesine (1343 m) kadar çıkar.
Karaçam
Madra kütlesinin primer ağaç türüdür.
Bunlar
sıcaklık ve yağış bakımından istediği şartları burada bulmuştur.
Karaçam
alanları içinde tarım alanları azdır.
Bu
kesimlerde daha çok yayla karakterli yerleşmeler bulunur.
Bu
nedenle yakın çevredeki ormanlar tahrip edilmiştir.
Güney
yamaçlarda (Bergama yaylalarının olduğu alanlarda) ve Burhaniye yaylalarının
bulunduğu yüksek düzlüklerde bu tahribat daha yoğundur.
Aynı
zamanda bu kesimde erozyon da şiddetlidir.
Kütlenin
kuzeye bakan yamaçlarında karaçamlar yer yer kesintisiz
bir örtü oluşturur.
Birçok
yerde yüksek boylu düzgün gövdeli fertlerden oluşan saf
meşcereler halinde karaçamlar bulunur.
Aralarına
macar meşesi (Q. frainetto) ve sapsız meşe (Q. petraea) ve kestane
(Castanea sativa) karışır.
Madra
çayının yukarı havzasında Korucu ve köylerin bulunduğu kesimlerde karaçam
birlikleri içinde yer yer önemli ölçüde kestane adacıklarına rastlanır.
Kestaneler
Maya tepenin kuzey yamacında 750-1000 m seviyeleri arasında yoğundur.
Karaçam
ormanları arasında kuzeye bakan yamaçların üst kesimlerinde porsuk (Taxus
baccata) ve çınar yapraklı akçaağaç (Acer platanoides) gibi nemcil türler
bulunur.
Madra
Dağı’nın yüksek düzlüklerinde geven (Astragalus), yabani erik (Prunus divaricata), dağ
adaçayı veya moşabla (Salvia tomentosa), yabangülü (Rosa sp.), ahlat (Pyrus
elaeagrifolia), geyikdikeni ( Crataegus
monogyna), katran ardıcı (Juniperus oxycedrus) gibi çalı
karakterli ve odunsu seyrek bir bitki topluluğu yer alır.
Ekolojik
olarak karaçamın yayılış alanı olan bu kesimler yüzyıllardır tahrip edilmiştir.
Fıstık
Çamı (Pinus pinea) ormanları
Bunlar
Madra Dağı’na özgü orman formasyonları olup dağın güneybatı sektöründe 500 m
ile 800 m seviyeleri arasındaki kademede yayılış gösterir.
Fıstıkçamları
anakaya, toprak, relyef, bakı, yükselti gibi faktörlerin iklim faktörü ile
yapmış olduğu kombinasyon sonucu oluşmuş özel bir habitatın bitki topluluklarıdır.
Granit
anakaya ve onun üzerinde oluşmuş kumlu bir tekstüre sahip topraklar fıstık
çamının özel pedolojik ortamını oluşturur.
Aralarında
yer yer meşe ve kızılçamlara da rastlanır.
Fıstıkçamı
ağaçlarının oluşturduğu bu topluluk kızılçam ve karaçam zonu arasında bulunur.
Yayılış
alanı bir kuşak değil bir ada halindedir.
Madra
kütlesi merkezi kısmında yer alan Kozak havzasının fıstık çamı (Pinus pinea) ormanları
Meşe
ormanları
Esas
yayılış alanı kuzey ve doğu yamaçlarda 400 m-700 m kademesidir.
Karaçam
zonunun altında yer alırlar.
Bazı
kesimlerde karaçamlarla karışık ormanlar kurdukları da görülür.
Kuzey
yamaçların meşe ormanları sapsız meşe (Q. petraea), Macar meşesi
(Q. frainetto) gibi unsurlardan oluşur.
Seyrek
de olsa saplı meşelere de (Q. robur) rastlanır.
Güney
ve batı yamaçlarda kızılçamlarla karışım yaparlar.
Bu
kesimin meşeleri genelde kurakçıl karakterli olup palamut meşesi (Q. ithaburensis),
tüylü meşe (Q. pubescens) ve mazı meşesi (Q. infectoria) gibi türlerden oluşur.
Saçlı meşe (Q. cerris) her iki habitatta da
yer alır.
Ahlat
topluluğu (Pyrus elaeagrifolia)
Madra
esas kütlesinin güney yamacında meşe-karaçam tahrip kuşağında 850 m ile 1050 m
seviyeleri arasında genç ağaçlardan oluşmuş, zemini gevenlerle
(Astragalus) örtülü, gevşek bir ormanı andıran saf bir ahlat topluluğu vardır.
Bu türün oluşturduğu topluluklara sık
rastlanmamaktadır.
Degredasyon
sonucu ortaya çıkan bu topluluk ekolojik olarak kendini rehabilite etmeye
çalışan doğanın çabasına çok güzel bir örnek oluşturur.
Ardıç
toplulukları
Bunlar
kokar ve boylu ardıçlardan (Juniperus foetidissima, Juniperus excelsa) oluşur.
Madra
kütlesinin batı yüzünde 500 m ile 1000 m seviyeleri arasındaki kademede yer
alır.
Kızılçam
ve meşelerle karışım yaparlar.
Seviye
olarak karaçam zonunun altında bulunur.
Bu topluluğun ekolojisi üzerinde bakı ve nispi
nem durumunun etkilidir.
Kestane
toplulukları (Castanea sativa):
Özellikle
esas Madra kütlesinin kuzey yamacında 700
m ile 1000 m seviyeleri arasındaki kademede yer alır.
Yer
yer karaçamlarla karışım yaparlar.
Çalı
toplulukları:
Ekolojik
şartlar Madra kütlesinin klimaks vejetasyonunun orman olduğunu göstermiş olsa
da günümüzde gerek alt ve gerekse üst zonda çalı formasyonları geniş alan kaplar.
Bunlar
maki olarak adlandırılan her dem yeşil çalı topluluğu ile üst zonun yaprak döken çalı topluluklarıdır.
Her
dem yeşil çalı topluluğu (Maki):
Madra
kütlesinin alt kademesinde 500m seviyesine kadar çıkan bir çalı
topluluğudur.
Maki sahada, ormanların tahrip edilmesi sonucu
ortaya çıkmış olan sekonder bir
formasyon karakterindedir.
Kuraklığa
dayanıklı, kserofit fertlerden oluşan ve donlara karşı hassas, her dem yeşilliğini
koruyan bir topluluktur.
Topluluğun
esas unsurlarını kermez meşesi (Q.coccifera), kocayemiş (Arbutus unedo), sandal
(Arbutus andrachne), katırtırnağı (Spartium junceum), akaçakesme (Phillyrea
latifolia), melengiç (Pistacia terebinthus), erguvan (Cercis siliquastrum),
zakkum (Nerium oleander) gibi türler oluşturur.
Ara
elemanlar olarak yasemin (Jasminum fruticans), mazı meşesi (Quercus infectoria), karaçalı (Paliurus spina
- christi), keçiboğan (Calicotom villosa)
görülür.
Sakız
(Pistacia lentiscus) ve defne (Laurus nobilis) ise seyrek olarak bulunur.
Funda
(Erica arborea) ve keçi öldüren (Osiris alba) makiye karışan diğer
unsurlardandır.
Yaprak
döker çalı topluluğu:
Bunlar
makinin üst zonuna yerleşmiş olan mazı meşesi (Quercus infectoria) toplulukları
ile daha yüksek kademelerde yayılış gösteren, soğuğa dayanıklı türlerin oluşturduğu
topluluklar halindedirler.
Ahlat
(Pyrus elaeagrifolia), yabani erik (Prunus divaricata), geyikdikeni (Crataegus
monogyna), alıç (Crataegus orientalis), yabangülü (Rosa sp.) bu topluluğu oluşturan
başlıca türlerdir.
Cehri
(Rhamnus sp.), çitlenbik (Celtis sp.) ve herdem yeşil katran ardıcı (Juniperus
oxycedrus) araya karışabilen unsurlardır.
Ot
toplulukları
Saha
doğal ot toplulukları sahası değildir.
Burhaniye
kıyılarında bu durumun örneklerine rastlanılmaktadır.
Sahada geniş alanlı ot örtüsüne ancak üst
zonun tahribat
alanlarında rastlanılabilir.
Madra
Dağı’nın yüksek düzlüklerinde bazı alanlarda ot
toplulukları görülmektedir.
Bunlar
antropogen topluluklardır.
İlkbaharda
yeşerirler, yaz kuraklığı ile kuruyarak ortadan kalkarlar.
Graminea
ve baklagillerden oluşan türler yaygındır.
Madra
kütlesinde orman üst sınırına erişmediği için bir alpin kat
da söz konusu değildir.
Ot
topluluklarına ancak orman açmalarında rastlanabilmektedir.
Edafik
Topluluklar
Bunlar
toprak özelliklerine ve su kaynaklarına bağlı olarak bir araya gelmiş olan psammobiyom,
pedobiyom ve hidrobiyomlardır.
Psammobiyomlar
sahil kumulları ve vadi kumulları üzerinde yer alır.
Ilgın
(Tamarix sp.) bu toplulukların en önemli türüdür.
Hayıt
(Vitex agnus-castus) da kısmen bu karakterdedir.
Her
iki tür de aynı zamanda halofit (tuzcul) tir.
Otsulardan
salsola ve salicornia da deniz kıyısında kumlu topraklarda yetişen tipik halofitlerdir.
Hidrobiyomlar
su içinde ve su kenarlarında yaşayan hidrofit türlerden oluşur.
Saz
(Typha latifolia), kamış (Phragmites australis) ve kargı (Arundo sp.) en yaygın görülen
türlerdir.
Sahada
Akdeniz iklim şartları egemen olduğundan yaz kuraklığı şiddetlidir.
Bu
nedenle nemcil (Higrofit) türler nemli olan vadi tabanlarına toplanmışlardır.
Bunlar
arasında çınar (Platanus orientalis) ve söğüt (Salix alba), ıhlamur (Tilia
sp.), porsuk (Taxus baccata) en yaygın olan türlerdir.
Endemik
ve relikt türler ile az rastlanan bitkiler
Madra
Dağı ve çevresinde bazı endemik ve relikt bitki türleri de görülür.
Madra
çayının yukarı havzası (Çetindere, Karaerik dere) floristik zenginliği ile
dikkat çeker.
Sahada
bulunan en önemli endemik tür (Acer hyrcanum subsp. keckianum) dur.
Bir
Türkiye ve Batı Anadolu endemiği olan bu ağaca Havran’ın güneyindeki vadi
içlerinde ve Çetindere havzasında rastlanır.
Diğer
endemik bitki ise cehri (Rhamnus nitidus) dır.
Bu
bitki de Bergama Geyiklidağ Darıcık yaylada 750-800 m ler seviyesinde yetişir.
Relikt
olarak sarı çiçekli orman gülü (Rhododendron flavum veya R. luteum) dikkat
çeker.
Sarı
çiçekli orman gülü Havran çayı vadisinde küçük birlikler halinde su başlarında bulunur.
Fakat
en ilginci Burhaniye Dutluca köyü Damlarca dere vadisinde 300 m seviyesinde
kestane birliğinin alt flora unsuru olarak bulunmuş olmasıdır.
Bir Karadeniz fitocoğrafya bölgesi elemanı olan
bu bitki burada kendine
tamamen yabancı olan iklim şartlarında barınmaktadır.
Burhaniye’nin
Çatakdere havzası ilginç bitkileri ve floristik özellikleri ile dikkat çekici bir
ortamdır.
Burada
boylu ve kokar ardıç birlikleri barınmaktadır.
Bu
ardıç türleri aslında Toroslar’ın ve Toros ardı bölgelerin bitkileridir.
Kuzey
Ege’de nadiren görünürler.
Ayrıca
doğu akçaağacı (Acer sempervirens) de kuzey Ege’de sık rastlanmaz.
Bu
bitki Burhaniye Çatakdere havzasında oldukça yaygındır.
Hatta
yaşı ve boylu bir ağaç formunda olan ve anıt ağaç vasfındaki bir ferdine de rastlanılmıştır.
Bu
havzanın ilginç bitkileri arasında az rastlanan türlerden olan bazı
çitlenbik türleri (Celtis glabrata, Celtis tournefortii) de sayılabilir.
Havza
ayrıca cehri (Rhamnus) türlerince de zengindir.
Sonuç ve Öneriler
Madra
münferit bir dağ olmayıp bir dağ sistemidir.
Bu
nedenle bir bütün halinde bir ekosistem oluşturur.
Kuzey
ve doğuya bakan kesimde Karadeniz ve Marmara üzerinden gelen serin ve nemli
hava kütlelerinin etkisi görülür.
Güney
ve batısında ise Akdeniz ikliminin etkisi hakimdir.
Deniz
seviyesinden başlayıp 1343 m ye kadar doğal vejetasyon kuşakları oluşmuştur.
Genelde
800 m ye kadar kızılçam hakim olup bu kesimler bir çok yerde tarım olanına dönüşmüştür.
800
metreden zirveye kadar olan kesim üst zon olup karaçam
topluluklarınca örtülmüştür.
Madra
Dağı vejetasyonu bazı nemcil ve Karadeniz unsurlarını bünyesinde barındırsa da
temelde “kuru orman” özellikleri taşır.
Dağın
klimaks bitki örtüsü orman vejetasyonudur.
Doğal
vejetasyon alt zonda tarım alanları oluşturmak amacıyla büyük ölçüde
tahrip edilmiştir.
Üst
zon ise tarihi dönemlerden beri süre gelen geleneksel göçebe hayvancılık veya
yaylacılık faaliyetleri nedeniyle büyük ölçüde tahribata uğramıştır.
Yaylacılık
faaliyetleri göçebe hayvancılık karakterinde olmasa da hala
süregelmektedir.
Bu
tahribatlar dağın doğal bitki örtüsünü degradasyona uğratmıştır.
Asli
vejetasyonun yerini alt zonda sekonder bir vejetasyon olan maki alırken, üst
zonda yaprak döken türlerden oluşan bir çalı formasyonu gelişmiştir.
Madra
Dağı’ndaki ot toplulukları da antropojen etkilerle oluşmuştur.
Madra
Dağı doğası günümüzde de bir tahribat baskısı altındadır.
Dağın
güney sektöründe erozyon bütün şiddetiyle sürmektedir.
Geleneksel
tarzda yapılan yaylacılık faaliyetleri plansız ve gelişigüzel açılan orman
yolları ve yine sadece ekonomik bakış açılarıyla değerlendirilen orman
topluluklarının özensiz bir şekilde işletilmesi dağın ekolojisine zarar vermektedir.
Madra
Dağı gibi her yöne su kaynakları gönderen bu dağın en azından yukarı
havzalarının korunması geleceğimiz için bir zorunluluktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder