3 Kasım 2022 Perşembe

 KOZAK YAYLASI - 2

 

Orman içi ve açıklıklarında yetiŞen, insanların ve diğer canlıların                                 kendi ihtiyaçlarını karşılamak veya gelir sağlamak için yararlandıkları                        her türlü bitkisel veya hayvansal ürünler odun dışı orman ürünleri (ODOÜ) olarak tanımlanmaktadır.

Fıstık çamı kırsal bölgelerde ODOÜ‘ler arasında olup                                                    önemli bir gelir kaynağıdır.

Çam fıstığı, üreticilerine tüm tarımsal gelirlerinin                                                                  en az yarısı kadar gelir bırakmaktadır.

Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye‘de de odun dışı orman ürünlerinin                         en önemli kısmını Odun Dışı Bitkisel Orman Ürünleri oluşturmakta olup,                      Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre, dünyada çeşitli amaçlarla kullanılan             bitki sayısı 20.000 civarındadır.

Bunlardan 4.000‘i bitkisel ilaç olarak yaygın bir şekilde kullanılırken,                       yaklaşık %10'unun ticareti yapılmaktadır.

Türkiye‘de tıbbi olarak kullanılan bitkilerin sayısının 500 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Ancak, doğadan toplanarak ticareti yapılan bitki türlerinin sayısının                              346 olduğu ve bunların 112‘sinin ihraç edildiği 24‘ünün endemik olduğu                          ve endemik türlerin 7‘sinin de halen ihraç edildiği belirtilmektedir.

Fıstık çamı Pinus pinea L. (Pinaceae) Akdeniz fitocoğrafya bölgesinin                        doğal bir elemanıdır.

Fıstık çamı dışında dünyada bazı Pinus cinsi üyelerinden de                                       çam fıstığı elde edilmektedir.

Asya'da iki çam türünden geniş ölçüde fıstık çamı hasat edilir,                              Kuzeydoğu Asya'da Kore çamı (Pinus koraiensis) ve Batı Himalaya'daki Chilgoza çamı (Pinus gerardiana).

Diğer dört tür ise az miktarda üretilir bunlar: Sibirya çamı (Pinus sibirica),                 Japon fıstık çamı (Pinus pumila), Çin beyazçamı (Pinus armandii)                                   ve Bunge çamı (Pinus bungeana).

Kuzey Amerika'da üç ana tür; Kolorado çamı (Pinus edulis), tek yapraklı                           çam (Pinus monophylla) ve Meksika çamı (Pinus cembroides)                                     sıklıkla çam fıstığı üretimi için yetiştirilir.

Diğer bilinen türler Sabin çamı (Pinus sabineana) Torrey çamı                                   (Pinus torreyana) ve Ģeker çamı (Pinus lambertiana).

Fıstık çamı, Dünya‘da Türkiye başta olmak üzere Akdeniz ikliminin                              etkili olduğu Portekiz ve İspanya‘da 1000 m yüksekliğe kadar,                                   Doğu İtalya, Dalmaçya, Makedonya ve Girit Adası‘nda yayılış gösterir.

Çeşitli ülkelerce hazırlanan ulusal orman envanterlerine göre;                                Akdeniz havzasında yaklaşık 620.000 ha saf ya da karışık halde                                      fıstık çamı ormanı mevcuttur ve bunun da % 9u Türkiye‘dedir.

Ülkemizde fıstık çamının en uygun yetişme koşullarını sağlayan başlıca yerler Bergama-Kozak, Çine-Karpuzlu, Aydın-Koçarlı, Söke-Bağarası,                                   Milas- Turba, Muğla-Katarcı-Madran, Antalya-Serik- Manavgat,                                İzmir-Seydiköy ve Artvin-Çoruh vadisidir.

Bu alanlar içerisinde de en geniş yayılış sahası Kozak Yaylası‘ndadır.

Son yıllarda Kozak bölgesinde, özellikle bazı yörelerde,                                                   fıstık çamlarında kozalak kayıplarında bir artış gözlenmektedir.

Bu da geçimini sadece çam fıstığı ile sağlayan orman köylerinde                             önemli sıkıntılara neden olmaktadır.

Bu çalışmada, Kozak yaylasındaki çam fıstığı üretim işletmelerinin;                         yapısal, ekonomik ve pazarlama sorunlarının belirlenmesi amaçlanmıştır.

 

ÇAM FISTIĞI

 

Çam Fıstığının Besin Değeri

Çam fıstığı, fıstık çamı ağacı kozalaklarından elde edilir.

Yenilebilir ve yüksek ticari değeri olan bir üründür.

Türk mutfağında pilav, dolma ve helvanın bir malzemesi olarak kullanılır.

Çam fıstığı, tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerince zengindir.

Türkiye'de çam fıstığı Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından                                3 tipe ayrılmıştır.

Kozak tipi, yumuşak, iri ve dolgun gövdeli

Aydın tipi, iri-ufak ve az dolgun gövdeli

Maraş tipi, uzun ince ve gevrek

Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye‘de de odun dışı orman ürünlerinin                          en önemli kısmını Odun Dışı Bitkisel Orman Ürünleri oluşturmakta olup,                      Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre, dünyada çeşitli amaçlarla kullanılan              bitki sayısı 20.000 civarındadır.

Bunlardan 4.000‘i bitkisel ilaç olarak yaygın bir şekilde kullanılırken,                          yaklaşık %10'unun ticareti yapılmaktadır.

Türkiye‘de tıbbi olarak kullanılan bitkilerin sayısının                                                            500 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Ancak, doğadan toplanarak ticareti yapılan bitki türlerinin sayısının                               346 olduğu ve bunların 112‘sinin ihraç edildiği 24‘ünün endemik olduğu                             ve endemik türlerin 7‘sinin de halen ihraç edildiği belirtilmektedir.

Fıstık çamı Pinus pinea L. (Pinaceae) Akdeniz fitocoğrafya bölgesinin                         doğal bir elemanıdır.

Fıstık çamı dışında dünyada bazı Pinus cinsi üyelerinden de                                             çam fıstığı elde edilmektedir.

Asya'da iki çam türünden geniĢ ölçüde fıstık çamı hasat edilir,                             Kuzeydoğu Asya'da Kore çamı (Pinus koraiensis) ve Batı Himalaya'daki Chilgoza çamı (Pinus gerardiana).

Diğer dört tür ise az miktarda üretilir bunlar:

Sibirya çamı (Pinus sibirica), Japon fıstık çamı (Pinus pumila),                                        Çin beyazçamı (Pinus armandii) ve Bunge çamı (Pinus bungeana).

Kuzey Amerika'da üç ana tür;

Kolorado çamı (Pinus edulis), tek yapraklı çam (Pinus monophylla) ve Meksika çamı (Pinus cembroides) sıklıkla çam fıstığı üretimi için yetiştirilir.

Diğer bilinen türler Sabin çamı (Pinus sabineana) Torrey çamı                                     (Pinus torreyana) ve şeker çamı (Pinus lambertiana).

Fıstık çamı, Dünya‘da Türkiye başta olmak üzere Akdeniz ikliminin                             etkili olduğu Portekiz ve İspanya‘da 1000 m yüksekliğe kadar,                                   Doğu İtalya, Dalmaçya, Makedonya ve Girit Adası‘nda yayılış gösterir.

Çeşitli ülkelerce hazırlanan ulusal orman envanterlerine göre;                             Akdeniz havzasında yaklaşık 620.000 ha saf ya da karışık halde                                     fıstık çamı ormanı mevcuttur ve bunun da % 9u Türkiye‘dedir.

Ülkemizde fıstık çamının en uygun yetişme koşullarını sağlayan başlıca yerler Bergama-Kozak, Çine-Karpuzlu, Aydın-Koçarlı, Söke-Bağarası,                                  Milas- Turba, Muğla-Katarcı-Madran, Antalya-Serik- Manavgat, Ġzmir-Seydiköy ve Artvin-Çoruh vadisidir.

 Bu alanlar içerisinde de en geniş yayılış sahası Kozak Yaylası‘ndadır.

Son yıllarda Kozak bölgesinde, özellikle bazı yörelerde, fıstık çamlarında kozalak kayıplarında bir artış gözlenmektedir.

Bu da geçimini sadece çam fıstığı ile sağlayan orman köylerinde önemli sıkıntılara neden olmaktadır.

Bu çalışmada, Kozak yaylasındaki çam fıstığı üretim işletmelerinin;                         yapısal, ekonomik ve pazarlama sorunlarının belirlenmesi amaçlanmıştır.

Çam Fıstığının Ticari Değeri Üretici gelirleri içinde oldukça önemli                                      bir paya sahip olup, gıda sanayiinde kullanılır.

 Çam fıstığının dünya pazarlarına yıllık global sürüm miktarı                                       20000 ton civarındadır.

Bu pazarda 10000 tonluk üretim ile Çin Halk Cumhuriyeti ilk sırada yer alır.

Bunu Pakistan-Afganistan 5000 ton, İspanya 3000 ton, Türkiye 1200 ton, Portekiz 850 ton ve Ġtalya 400 ton ile takip etmektedir.

Türkiye‘nin çam fıstığı ihracat rakamları incelendiğinde, 1995 yılında 203 ton ile 1 717 000 dolar gelir sağlayan ihracatın, 2000 yılında % 18.3 azalarak                       166 tona düştüğü, ancak ihraç geliri miktarının ise tersine % 31.8 artarak                             2 263 000 dolara yükseldiği görülmektedir.

2010 yılında ise, 2000 yılı verilerine göre, ihracat miktarı % 1208 artarak 2171,766 tona ulaşmıştır.

Bu artışla birlikte ihracat geliri de % 2896 artarak 67 802 000 dolara çıkmıştır.

 2015 yılında ise ihracat miktarı 2010 yılına göre düşüş göstermiş                                     ve % 49.2 azalarak 1 104.243 tona gerilemiştir.

Buna paralel olarak, aynı yıl ihracat geliri de % 40.5 gerileyerek 40 391 000 dolar olmuĢtur.

Günümüzde Türkiye‘den çam fıstığı ihracatı dünyanın her tarafına yapılmakla beraber, 1997-2003 yılları arasında Ege İhracatçılar Birliği‘nden (EĠB)                              en çok çam fıstığı satın alan ilk 5 ülke sırasıyla İtalya (246 ton),                                 İspanya (52 ton), ABD (45 ton), İsviçre (43 ton), Almanya (19 ton)‘dır.

2015 yılı itibariyle ise Türkiye‘den en fazla çam fıstığı ithal eden ülkeler                       İtalya (584.9 ton), Almanya (284.6 ton) ve İspanya (75.2 ton) şeklinde sıralanmıştır.

Türkiye‘den ihracat dünyanın her tarafına yapılmakla beraber                                    başlıca alıcı ülkeler; Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere, ABD,                                        Körfez Ülkeleri, Mısır ve Suriye‘dir.

Ana ihraç limanı İzmir‘dir.

Bunun yanı sıra Gaziantep ve İstanbul‘dan da ihracat yapılmaktadır.

 

KOZAK YAYLASINDA ÇAM FISTIĞI ÜRETiMi  

Kozak Yaylası Coğrafi Konumu Kozak yaylası, Ege Bölgesi'nde                                  İzmir sınırları içinde Bergama-Ayvalık ilçe merkezleri arasında yer alan, Bergama'ya yaklaşık 20 km mesafeden itibaren başlayan,                                         deniz seviyesinden yüksekliği 500-1000 metre arasında değişen bir yayladır.

Kozak yaylası için coğrafi konum yer koordinatları şöyledir:

Enlem: 39þ 15' 39¨ N Boylam: 27þ 0' 49¨ E. Google Maps veya Navigasyon cihazınız için Kozak yaylası coğrafi koordinatları ise;                                                       Enlem: 39.2607 Boylam: 27.0136 şeklindedir.

Bergama, İzmir‘in kuzeyinde, Bakırçay Havzasında yer alır.

Doğuda Kınık ve Manisa, batıda Dikili, güneyde Aliağa, kuzeyde ise                        Balıkesir ili ile çevrilidir.

İl merkezine uzaklığı 103 km‘dir.

Bergama ilçesini, alanı 1,688 km2, rakım 68 m ve 2015 sayımına gore                         nüfusu 101 917‘dir.

İlçe, Ege Bölgesi'nin kuzeybatısında olup, 39þ 07 kuzey enleminde                               ve 27þ 12 doğu boylamında yer almaktadır.

Kuzeyinde Madra Dağı, güneyinde Yunt Dağı, dağ silsileleri ile çevrili         Bakırçay Havzası'nda kurulmuştur.

Bakırçay Ovası'nın uzunluğu 45 km, genişliği yer yer                                            15–20 km arasında değişmektedir.

 Ġlçe merkezinin rakımı 68 metre, Akropol'deki rakımı 331 metredir.

İlçenin İzmir'e ve komşu iller olan Manisa, Balıkesir gibi                                         merkezlere olan uzaklığı 100 km civarındadır.

Ġlçenin kuzeyinde Ayvalık, Burhaniye ve İvrindi, doğusunda Soma ve Kınık, güneyinde Manisa ve Aliağa, batısında da Dikili ilçesi bulunmaktadır.

 Güneybatısında Ege Denizi sahili yer almaktadır.

İlçe, merkezi dahil olmak üzere, Zeytindağ, Yuntdağ, Göçbeyli,                                 Turanlı ve Kozak bucakları olarak altı bucağa ayrılmıştır.

Kozak bucağı, eskiden Karesi Sancağı'na bağlı bir ilçe idi.

Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı Akdeniz iklimi egemendir.

Kışlar çok sert geçmez.

Hava sıcaklıkları genel ortalamalar içerisindedir.

 

Rüzgarlar yaz ve kış kuzeyden yıldız, kuzeydoğudan poyraz,                          kuzeybatıdan karayel şeklinde eser.

Lodos ve batı rüzgarları yağmur getirir.

Yıllık toplam yağış toplamı 601 mm civarındadır.

Demografik ve Ekonomik Yapı Yörede ortalama aile büyüklüğü 4-5 kişidir.

Doğum oranı düşüktür.

Yöredeki köylerin tamamı toplu dokulu köy niteliği taşımaktadır.

Köylerdeki konut yapımında doğal olarak granit taşları kullanılmaktadır.

Son yıllarda tuğla ve briket kullanımı da yaygınlaşmıştır.

Yöredeki ekonomik faaliyetleri tarım, hayvancılık, yaylacılık, arıcılık,                           fıstık çamı ziraatı, granit taşı işletmeciliği ve orman işçiliği oluşturmaktadır.

Bergama ilçesinin ekonomisi ağırlıklı olarak tarıma dayalıdır.

Verimli Bakırçay Ovası‘nda tütün, pamuk, zeytin ve üzüm yetiştirilmektedir.

Bergama, Türkiye'nin en büyük ilçelerinden biri olup,                                             kendisine toplam 114 köy ve 5 belde bağlıdır.

Karesi Beyi tarafından fethedilen Bergama uzun süre Karesi Beyliği egemenliğinde kalmış daha sonra Osmanlı Devleti'ne bağlanmıştır.

1337-1868 arası merkezi Balıkesir olan Karesi Sancağı'na bağlı olan Bergama, 1868-1877 arası merkezi Manisa olan Saruhan Sancağı'na bağlandıktan sonra İzmir Sancağı'na bağlanmıştır.

Bergama, Hitit dilinde "Yüksek yerleşim/üs", Hitit-Kaşka sınırındaki                        Argoma (Suluova) ise aynı dilde "sınır yerleşimi/üssü" anlamına gelmektedir.

Uzun uğraşlar sonucunda, Bergama 22.06.2014 tarihinde                                             Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen toplantının ardından                                     UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne girmiştir.

Türkiye'nin, 2011'de geçici listeye kabul edilen diğer adayı                                      Bergama da bu toplantıyla, "Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı" dosyasıyla asıl listeye girmiştir.

 Bergama UNESCO Dünya Mirası`ne giren 999. miras olmuştur.

Kozak Yaylasında Çam Fıstığı Üretimi Kozak Yaylası'nda ekonomik getirisi yüksek olan çam fıstığı önemli bir gelir kaynağıdır.

Fıstık çamı, Kozak Yaylasının doğal bitki örtüsü olarak                                              yaygın olarak bulunmaktadır.

Ülkemizdeki fıstık çamı alanlarının (36 000 hektar) yaklaşık yarısı                                      bu bölgede yer almaktadır.

Kozak yöresinde yasayan yaklaşık 5500 kişinin ana geçim kaynağı                          fıstık çamı tarımıdır.

Fıstık çamı ağacının uzun sürede yetişmesine rağmen elde edilen ürünün                   çok değerli olmasından dolayı halkın gelir seviyesi de yüksektir.

Bergama‘da çam fıstığı ekili toplam alan 2011 yılı verilerine göre,                                    82 868,58 da olup bu alanların hepsi Kozak Yaylası‘nda bulunmaktadır

Yaylanın tamamına yakını fıstık çamı ile kaplıdır.

Bu oran Türkiyedeki toplam sahanın yaklaşık % 30‘unu oluşturur.

Fıstık Çamının Bitkisel Özellikleri Fıstık çamı, Plantae (bitkiler) alemi,                  Pinophyta (açık tohumlular) bölümü, Pinopsida sınıfı Pinales (iğne yapraklılar) takımı, Pinaceae (çamgiller) familyası, Pinus cinsi ve Pinus pinea türündendir.

Şemsiye görünümünde 20 m'ye boylanabilen geniş tepeli bir çam türüdür.

Fıstık çamı şemsiye şeklinde tepe görünümüne sahiptir.

Gövdesi genellikle serbest halde dallıdır ve dolgun değildir.

Tepenin şemsiye şeklini alması, ışık isteğinin yüksek ve gölge toleransının                      az olmasından kaynaklanır.

Bol ışık ve uygun toprak bulduğu yerlerde hızlı büyüme yapar,                                    tepe yayvanlaşır ve basıklaşır.

Gençken yuvarlak, yaşlı halde dağınık şemsiye gibi bir yapıya sahiptir.

Gençken kuvvetli büyür.

20-25 m boy yapar.

Düzgün bir gövdeye ve bu gövdeden dik olarak çıkan yatay duruluş                       dallara sahiptir.

İğne yaprakları parlak açık yeşil renkli, 10-20 cm uzunlukta ve uç kısmı sivridir.

Kozalakları kestane renginde, yumurtamsı veya yuvarlak 10-15 cm uzunluk,       6-10 cm genişlikte, çok kısa saplı ve genellikle reçinelidir.

Tek veya iki tanesi karşılıklı dizilmiştir.

Tohumları sert, soluk kırmızı, uzunca ters yumurta biçimindedir.

Fıstık Çamının Ekolojik İstekleri Fıstık çamı iklim olarak Akdeniz ikliminin                   hakim olduğu yerlerde yetiştirilebilir.

 Fidanların yeni dikildiği yıllar dışında su ihtiyacı az olduğu için                                       su olmayan arazilerde de fıstık çamı yetiştirilebilir.

Toprak istekleri bakımından çok seçici olmaza da geçirgen kumlu,                         gevşek toprakları severler.

IĢık ağacı olup, gençlikte hızlı büyür ve derine giden                                           kazık kök sistemine sahiptir.

Ağrılıkla 0-900 m aralığında başta Ege Bölgesi olmak üzere                                  Marmara, Akdeniz bölgelerinde geniş yayılış gösterir.

Nem isteği fazladır. Özellikle Temmuz-Ağustos aylarında su açığı olmamalıdır.

Kısa süreli donlara karşı dayanıklı olmasına rağmen etkilenir.

Atmosferik kirliliğe ve yeraltı sularındaki tuzlanmaya karşı duyarlıdır.

Yangın sonrası sürgün verme kapasitesi yüksektir.

Toprak isteği olarak kumlu-tınlı topraklarda daha iyi yetiştirmek mümkündür.

 Fıstık çamı yetiştirmek istenilen alanın uzun süreli su tutmayan bir yer olması önem arz etmektedir.

Aksi takdirde çam ağaçların kuruması kaçınılmazdır.

Karasal iklim veya karasal iklime geçiş özelliklerinin bulunduğu yerler                           doğal olarak fıstık çamının yayılış alanı dışında kalmaktadır.

Fıstık çamı deniz seviyesinden 860 m yüksekliğe kadar                                             yetişme ortamı bulabilmektedir.

Ülkemizde genellikle serin ve kumlu topraklar üzerinde bulunmakla birlikte kalkerli araziler üzerinde de gelişme göstermektedir.

Ancak kumlu topraklar üzerinde maksimum gelişme gösterir.

Yıllık ortalama 700-800 mm yağış miktarı, 15-16 ºC ortalama sıcaklık,                        % 70-80 dolaylarında bağıl nem, yüksek sıcaklık isteyen,                                            düşük sıcaklıklardan etkilenen, bol yağış ve doğrudan ışınım ister.

Taneli ve geçirgenliği yüksek toprak şartlarını sever.

Fıstık çamı kazık kök yapan bir bitki olduğu için derin toprak                                        yada çözülmüş ana materyal istemektedir.

Fıstık çamı yüksek nem ve bol yağış istemesine rağmen,                                         yüksek taban suyu seviyesinden olumsuz etkilenmektedir.

Özellikle sıcaklık ve yağış miktarındaki ekstrem değerler                                                  ve sapmalar verimi doğrudan etkilemektedir.

Fıstık Çamının Yetiştirilmesi Türkiye İspanya'dan sonra                                                        en fazla alana sahip ülkedir.

Yaklaşık 100 000 hektar alanda saf ya da kızılçam ile karışık bulunur.

Özel ağaçlandırmalarda da yaygın olarak kullanılan bir türdür.

8-10 yaĢından sonra ekonomik olarak işletilmeye başlanmakta                                       ve 80-100 yaşına kadar fıstık üretimine devam edilmektedir.

En yoğun bulunduğu yöreler İzmir-Bergama (Kozak)                                                        ve Aydın-Koçarlı (Mazon) ilçeleridir.

Çamfıstığı için üretimi yapılan bu ağaçta kozalak toplama zamanları                       yağış durumuna göre Ocak-Haziran ayları arasında değişmektedir.

Zengin tohum yılları 3-4 yıl da bir olan fıstıkçamı 28 günde çimlenir.

3 yıllık kozalaklar aynı anda ağacın üzerinde görülebilir.

Fıstık çamı fidanları sonbaharda toprakla buluşturulur.

Fidanların arası 5 m × 5 m aralığında olması ilk dikim için yeterli olup,                     çamlar gelişip 30-40 yaşına geldiğinde, seyreltme işlemi gerektirebilir.

Fidanlar dikildikten sonra az miktarda can suyu vermek                                              fidanın tutmasını hızlandıracaktır.

Fıstık çamlarının bakım işlemi diğer bahçe bitkilerine göre oldukça kolaydır.

Fidanlar kendi suyunu alabilecek duruma gelene kadar belirli aralıklarla sulanması dışında kimyasal gübre ve ilaç gereksinimi yoktur.

Çam ağaçları 5-6 yaşına geldiğinde, alt budaklar budanır                                              ve çam ağacının boyunun uzaması sağlanır.

Budama işlemi 2-3 yılda bir tekrarlanmalıdır.

Budama işlemi yapılmadığında kozalak tutumu ve gelişimi azalır.

Aynı zamanda hasat işlemi de zorlaşır.

Fıstık çamları ilk meyvesini 9-10 yaşlarında vermeye başlar.

Bu yaşlardan 25-30 yaşına kadar verimi artar ancak en yüksek verime ulaşmak için ağaçların 30-50 yaş aralığında olması gerekmektedir.

Çam kozalağından çıkan sert kabuklu fıstık çamı tohumları                                        küner olarak adlandırılır.

Verim bölgeden bölgeye değiştiği için tam bir rakam vermek doğru olmaz.

Örneğin, yüksek ve havadar olan bölgelerde 100 çam ağacından                                   500 ile 1000 kg arası küner almak mümkünken, çok hava almayan                                 ve alçak bölgelerde daha az küner alınabilir.

Kozak Yaylasında Çam Fıstığı Üretimi Fıstık çamlarında hasat işlemi ise                          her yıl ekim ayından nisan ayına kadar devam eder.

Hasat işlemi, keye olarak adlandırılan ağaç malzemeden yapılmış                    ucu çatallı aletle ağaçların üstüne çıkılarak yapılır.

Hasadı yapılan kozalaklar Haziran ve Temmuz aylarına kadar bekletilir.

Bu aylar geldiğinde, açık alanlara serilerek güneşte açılması sağlanır.

Açılan kozalaklar makine ile hasat edilir ve künerler kozalaklardan ayrılır.

Çıkarılan künerler yıkanır ve yüzdürme yöntemiyle boş ve dolu künerler ayrılır.

Dolu künerler kurutulduktan sonra satılır.

Bir adet olgun ağaçta ortalama 150-200 kozalak bulunmaktadır.

Ortalama 70 kozalaktan 1 kg iç fıstık elde edilir.

Bir adet olgun ağaçtan ortalama 2.5-3 kg iç fıstık elde edilir.

1 hektarlık alanda yaklaşık 100 ağaç bulunur.

Dolayısıyla bir hektarlık alandan ortalama 250-300 kg iç fıstık elde edilir.

Ġç fıstığın ortalama fiyatı 12-23 $ arasında değişmektedir.

Bir hektar fıstık çamına sahip olan bir ailenin yıllık geliri yaklaşık                           5000-6000 $ arasındadır.

Türk Patent Enstitüsü, Bergama Kozak Çam Fıstığı ibaresini tescil ederek 08.06.2010 tarih 27605-0 sayılı Resmi Gazete yayımlamıştır.

 «Bergama Kozak Çam Fıstığı» ibareli coğrafi işaret başvurusu tescil edilmiştir.

 Fıstık çamı yetiştiriciliğinin en büyük geliri küner olmasına rağmen,                                  tek gelir kaynağı değildir.

Küner kabukları (kıpır) ve içi boşaltılmış çam kozalakları ve kapçıklar                         katı yakıt olarak değerlendirilir.

Künerler yıldan yıla değişmek üzere yaklaşık 15 ile 20 TL/kg olarak satılırken, kapçıklar ise 15 ile 30 krş/kg olarak değerlendirilir.

Budama atıkları ise yakacak olarak değerlendirilir.

Fıstık çamı yörede M.Ö. 133 yıllarından itibaren yetişmektedir.

Roma Dönemine ait tarihi eserlerden olan ve topraktan yapılan                                    fıstık çamı kozalağı vazosu bu görüşü desteklemektedir.

Fıstık çamının ekonomik olarak değerlendirilmesi Romalılar döneminde baĢlamıştır.

Ancak Türkler tarafından yöredeki fıstık çamı ziraatı                                             günümüzden 300 yıl öncesine dayanmaktadır.

Fıstık çamının ekonomik olarak değerlendirilmesi ve yurt içi ve yurt dışına organize bir şekilde pazarlanması ise 1970‘li yıllardan sonra hızlanmıştır.

Daha önceki yıllarda genelde klasik yöntemlerle                                                                 ve az miktarda üretim yapılmaktaydı.

Fıstık çamı yıl boyunca bir takım işlemlere tabi tutulmaktadır.

 Fıstık çamı her yıl ürün vermektedir.

Kozaklar Ocak ile Mart arasında toplanmaya başlar.

Bu iş için ucu çatallı, oldukça uzun çubuklar kullanılmakta                                             ve bunlara "keye" denilmektedir.

 Toplanan kozaklar haziran ayına kadar sürekli güneşe serilerek                              kozakların açılması sağlanır.

Kozaklar iyice açılınca, tokaçlarla kozaklar dövülerek                                               içindeki kabuklu fıstık (küner) çıkartılır.

Daha sonra bir kısmı kabuklu fıstık halinde satılırken,                                                         bir kısmı da kabukları kırılarak iç fıstık şeklinde satılmaktadır.

Üretim önceki yıllara oranla giderek artmaktadır.

Ancak bazı yıllarda iklim koşullarına bağlı olarak                                                        üretimde azalmalar meydana gelmektedir.

Fıstık çamı üretiminin artmasında diğer ürünlere göre                                                    daha kârlı olmasının payı oldukça fazladır.

Bu nedenle yöre halkı her geçen yıl fıstık çamı alanlarını genişletmektedir.

Kozak yöresinde başlıca geçim kaynağı fıstık çamı ziraatıdır.

 Fıstık çamı ağacının uzun sürede yetişmesine rağmen elde edilen ürünün                çok değerli olmasından dolayı halkın yıllık geliri de yüksektir.

Bu nedenle Bergama'nın en zengin ve gelişmiş köyleri buradadır.

Fıstık çamı ağacından çam fıstığı dışında yan ürünler de elde edilmektedir.

Bunlar; kozalak ve küner kabuğundan yakacak odun olarak faydalanılır.

Yan ürün olarak boya ve kimya sanayinde kullanılan terebentin maddesi                     bu ağacın reçinesinden elde edilir.

Fıstık çamının gövdesi kaliteli olduğu için orman ve mobilya sanayinde                           tercih edilir.

 EGE ORMANCILIK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ TARAFINDAN YAPILAN                                   BAZI ARAŞTIRMALAR

Çamfıstığı üretimi yapan Kozak yöresi tarım işletmelerinde;                                    ortalama hane halkı nüfusu 3.6, işletmecilerin eğitim yılı ortalaması 5.2 yıldır.

Toplam arazilerin % 63.2‘si fıstık çamlıklarıdır.

Ortalama fıstıkçamı arazi genişliği 68.1 dekardır.

 Kozak yöresi işletmelerinin tamamına yakınında fıstıkçamında                             budama yapılmaktadır.

Budamalar standart olmayıp, mutedilden, şiddetliye kadar                                       değişik teknikler uygulanmaktadır.

Kozak ve Koçarlı yörelerinde fıstıkçamı ormanlarında yapılan ölçümlerde sırasıyla bir dekarda ortalama ağaç sayısı 18 ve 12 adet olarak bulunmuştur.

Bir ağaçtaki kozalak miktarı ise 22.41 ve 55.0 adet, hektardaki ortalama verim ise 68.3 kg ve 118.5 kg iç fıstık olarak belirlenmiştir.

Kozak yöresi ormanlarının yalnızca %5‘i 60 yaşından büyük iken,                                     bu oran Koçarlı‘da % 25 olarak bulunmuştur.

Her iki yörede de en düşük kozalak adeti taban arazilerde,                                      özellikle dere yataklarına yakın alanlarda görülmüştür.

Kozak yöresindeki fıstık çamlarında biyotik faktörler ile besin elementlerinin kozalak kayıplarına etkileri konulu çalışmalarında, zarar görmüş                            kozalak örnekleri laboratuvarda incelenmiş ve biyolojik gözlemler yapılmıştır.

Araziden getirilen bir, iki ve üç yaşlı ibrelerin boyları ölçülmüş,                                   100 adet ibrenin yaş ve kuru ağırlıkları belirlenmiş, daha sonra ibre içindeki makro – mikro besin elementlerinin (N, P, K, Ca, Mg, Fe, Cu, Mn ve Zn) analizleri yapılmıştır.

Toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri analizlerle belirlenmiştir.

Örnekleme alanlarında gerçekleştirilen kozalak sayımları sonuçlarına göre kozalak kayıplarının hemen hemen tamamı bir yaşlı kozalaklarda                    meydana gelmiştir.

Bu sebeple değerlendirmelerde bu dönem temel alınmıştır.

Kozalak kayıplarında yıllar ve yöreler arasında                                                             önemli düzeyde farklılıklar tespit edilmiştir.

Bu elementler arasında özellikle fosfor ve kalsiyumun su açığıyla birleşerek                  bir yaşlı kozalak kayıplarında rol oynayabileceği düşünülmektedir.

 Örnekleme alanlarının tamamında bazı ibre ve kozalak                                          hastalık ve zararlılarına rastlanmıştır

(Zararlılar: Dioryctria pineae Staudinger (Lep., Pyralidae), Ernobius pini Sturm (Col., Anobiidae), Blastophagus minor (Htg.) (Col., Scolytidae), Camptomyia pinicola Mamaev (Dipt., Cecidomyiidae), Apterygothrips priesneri zur Strassen (Thys., Phlaeothripidae), Neohydatothrips gracilicornis (Williams)                             (Thys., Thripidae), Cicada sp. (Hom., Cicadidae);

Hastalıklar: Sordaria sp., Pestaliopsis sp., Dothistroma sp.).

Ancak bunların hiçbirisi önemli kozalak kayıplarına                                                         neden olabilecek seviyede değildir.

Ancak, gerek taş ocağı işletmelerinin çoğalması gerekse iklim şartlarının sebep olduğu kuraklık gibi olumsuz durumlarda zararlı ve hastalık etmenlerinin etkili hale geçebilecekleri göz önünde bulundurulmalıdır.

Doğal ve plantasyon sahalarında bulunan fıstık çamlarının (Pinus pinea L.) gelişmelerini olumlu etkileyen veya sınırlayan çevresel etmenleri belirlemek ve bu türle yapılacak ağaçlandırmalara ışık tutabilmek amacıyla                                bir çalışma yapmışlardır.

Bu sahalar, orta-kaba bünyeli, gevşek ve geçirgen topraklar üzerinde                         yer almaktadırlar.

Bu toprakların su tutma kapasiteleri ve katyon değişim kapasiteleri (KDK) düşüktür.

Her ne kadar su tutma kapasiteleri ve KDK‘ları düşük olsalar da,                        ağaçların etkili kök derinliğinde nem açığı yoktur.

Çünkü bu sahalar, vejetasyon boyunca sızıntı suyu veya taban suyundan beslenmektedir.

Fıstık çamının gelişmesi üzerinde aralık ve mesafenin önemli olduğu,                           sık dikilmiş alanlarda gelişmelerin oldukça zayıf olduğu belirlenmiştir.

Bu nedenle, ilk yıllarda odun hammaddesi üretmek düşünülmüyorsa,                    aralık mesafenin geniş tutulması (en az 10 m × 10 m) önerilecektir.

Fıstık çamının gelişiminde ekolojik faktörlerin etkisi önemlidir.

Ayrıca ağaçlandırma alanında toprak işlemesinin yapılması                                                ve eğimin az olması, yatay ve sert tabakaların bulunmaması gibi durumlarda fıstıkçamı daha iyi gelişebilmektedir.

Türkiye‘de fıstıkçamı ile yapılacak ağaçlandırmalarda ana amaç                            tohum üretimi olması nedeniyle, yüksek tohum verimine sahip                             orijinlerin belirlenmesi önemlidir.

Bu nedenle ileriki yıllarda boy ve taç çapı dışında, olgun kozalak                                   ve kozalaklarda tohum sayıları, ağırlıkları, boyutları, tohum kalitesi vb. karakterlerin izlenmesinin daha yararlı olacağı düşünülmektedir.

Ayrıca, meyve veriminin artırılmasında taç çapı önemli olduğu için                                10. yıldan sonra yeterli gelişimi sağlayacak ve eşit şartlarda yapılacak aralamalara ihtiyaç duyulacağı, aralık ve mesafelerin değiştirilmesi gerekeceği düşünülmektedir.

Kozak Havzası üreticileri sıklıkla fıstıkçamlarında kozalak veriminin azlığına                          ve verimin düzensizliğine yönelik şikâyetleri dile getirmektedirler.

Bu sorun ortada iken havzaya yönelik yapılan çalışmalarda daha ziyade fıstıkçamının (Pinus pinea L.) ekolojik uyumu ve büyümesi üzerinde durulmuş, kozalak verimini etkileyen faktörlere yönelik yapılmış                                                       bir çalışma belirlenememiştir.

Kozak Havzası, farklı disiplinlerden uzmanların oluşturduğu heyetlerle                         2008-2010 yıllarında değişik zamanlarda incelenmiştir.

Bu incelemelerde; Kozak Havzasında verim durumunu etkileyen etmenler değişik açılardan ele alınmıştır.

Bu etmenler; havzanın topoğrafik özellikleri, toprak ve su özellikleri,                          iklim özellikleri, ağaçların beslenme, tozlaşma ve döllenme durumu olarak sayılabilir.

Yapılan çalışmalar sonucunda:

Havzanın topoğrafik özelliği gereği Yukarı ve Aşağı Kozak Havzası olmak üzere 2 bölümden oluştuğu belirlenmiştir.

Fıstık çamı toplulukları Yukarı Kozak havzasında 430-1010 m                                    yükseltiler arasında; Aşağı Kozak Havzasında ise 80-575 m                                    yükseltiler arasında yer almaktadır.

Her iki havzada aynı anakaya ve benzer toprak özelliklerine sahip olmasına rağmen verim durumları farklıdır.

500 m ve üzerindeki yükseltilerde bulunan fıstık çamlarının daha verimli olduğu belirlenmiştir.

Yukarı havzada ağaçların vejetatif gelişmeleri ve beslenme durumu aşağı havzaya göre daha iyidir.

Yukarı Kozak Havzasının en düşük rakımlı (430 m) yerini temsil eden ovada gece gündüz sıcaklıkları arasında 22 C‘lik büyük farklılık bulunduğu                                ve 10 C‘nin altında ölçülen gün sayısının fazla olduğu, erken                                             ve geç don olaylarının görüldüğü, havanın nispi neminin daha yüksek olduğu ve sık sık sis görüldüğü belirlenmiştir.

Elde edilen bu verilerle ovanın ―don çukuru özelliği taşıdığı anlaşılmıştır.

Burada bulunan ağaçların kozalak verimi diğer yerlere göre                                          çok daha düşüktür.

Tozlaşma döneminde esen 3 m/s ve üzerindeki rüzgar hızlarının                                    çok etkili olduğu anlaşılmıştır.

Bu açıdan Yukarı Kozak Havzasında 500 m ve üzerindeki yerlerin                            yeterli rüzgarları aldığı, aşağı havzada ise rüzgarlı gün sayısı ve rüzgar hızının yetersiz olduğu belirlenmiştir.

Yine tozlaşma döneminde görülen yağış, havanın yüksek nem oranı, sıcaklığın çok düşük ve çok yüksek olmasının da tozlaşmayı                                   olumsuz etkilediği anlaşılmıştır.

Kozak yöresi şartlarında, farklı gübre uygulamalarının toprak verimliliği                        ve dolayısı ile fıstıkçamlarında büyüme, kozalak ve fıstık verimi üzerindeki etkilerini incelemişlerdir.

2006 yılında başlatılan projelerden biri olan ve 6 yıl sürdürülen ―Kozak Yöresi Fıstıkçamlarında Gübrelemenin Kozalak Verimine Etkisinin Araştırılması isimli bu proje, Bergama/Kozak havzasındaki Karaveliler Köyünde,                            25 yaşındaki verimi düşük bir fıstıkçamı plantasyon sahasında                                  kozalak verimini artırmak amacı ile gerçekleştirilmiştir.

 Toprak analiz sonuçları dikkate alınarak araştırmada                                                             4 farklı ticari gübre kullanılmıştır.

Bunlar; amonyum sülfat (% 21 N), triple süper fosfat (% 42 P2O5),                           potasyum sülfat (% 50 K2O), kalsiyum nitrat (% 15.5 N, % 26.5 CaO) gübreleridir.

Gübreler her bir ağacın taç izdüşümünün 2/3 lük bölümüne denk gelen toprağa şu Ģekilde uygulanmıştır:

Potasyum sülfat ve triple süper fosfat bir defada şubat ayı içerisinde                           15-30 cm derinliğe ocaklar halinde dozlara uygun olarak verilmiştir.

Amonyum sülfatın yarısı şubat ayında toprak yüzeyine serpme şeklinde,                     diğer yarısı ise Nisan ayında kalsiyum nitrat ile birlikte aynı şekilde verilmiş                      ve üzerine diskaro çekilerek 0-15 cm‘lik derinliğe karıştırılmıştır.

Deneme süresince çizelgede belirtilen ilk 4 gübre uygulaması                                            her yıl yapılırken; 5. gübre uygulaması 3 yılda bir (denemenin başlangıcında (2006) ve 4. yılın başında (2009) olmak üzere 2 kez) yapılmıştır.

Arazi ölçümleri ve örnek alımları gübrelemeyi takip eden yılın                                     Ocak ayının ilk haftasında yapılmıştır.

Ağaçların boy ve tepe tacı genişlikleri şerit metre ile, çapları 1,30 m yükseklikten her yıl aynı yön ve yerden kumpas ile ölçülmüştür.

Gübre uygulamalarının bir ağaçtan elde edilen kozalak miktarında                             %40, kozalak ağırlıklarında % 52, tohum miktarında % 49, tohum ağırlığında                        % 60 iç fıstık miktarında % 44, iç fıstık ağırlığında ise % 64‘lere varan                                  bir artış sağladığı belirlenmiştir.

Bu değerlendirmeler ışığında Kozak yöresi şartlarında,                                                   daha az gübre kullanımı ve düşük gübreleme maliyeti açısından                                   ―1. Gübre Uygulaması (Her yıl ağaç baĢına 600 g amonyum sülfat (% 21 N), 360 g triple süper fosfat (% 42 P2O5), 600 g potasyum sülfat (% 50 K2O), 800 g kalsiyum nitrat (% 15.5 N, % 26.5 CaO)) tavsiye edilecektir.

KOZAK YAYLASINDAKİ ÇAM AĞAÇLARINDA VERİM DÜŞÜKLÜĞÜ

Kozak Yaylasında Fıstık Çamı Kozalakların içinde Yeterli Tohum Bulunmaması

Son yıllarda Kozak yaylasında, özellikle bazı yörelerde,                                                     fıstık çamlarında kozalak kayıplarında bir artış gözlenmektedir.

Bu da geçimini sadece çam fıstığı ile sağlayan orman köylerinde                             önemli sıkıntılara neden olmaktadır.

Yöredeki üreticiler tarafından hasta olduğu belirtilen çam fıstığı ağaçlarından Baloğlu tarafından örnekler alınmıştır.

Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Laboratuarlarında yapılan incelemeler sonucunda, herhangi bir hastalık etmenine rastlanılmamıştır.

Prof.Dr. Sadettin Baloğlu tarafından yöredeki fıstık çamlıklarının incelenmesi sonucunda, fıstık çamı ağaçlarının iç kısımlarına güneş ışınımı                              ulaşacak şekilde budama yapılması önerilmiştir.

 Yöredeki fıstık çamı ağaçlarından, içlerinin büyük bir kısmı boş durumda olan fıstık bulunmayan çam kozalakları Öztürk tarafından toplanmış                                      ve Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü‘nde                       Prof.Dr. Sinan ETİ tarafından incelenmiştir.

Fıstık çamı kozalaklarının döllenme eksikliği nedeniyle içlerinin                                   boş olduğu belirtilmiştir.

Fıstık çamlarında döllenme eksikliğine, tozlaşma zamanında                                     yağan yağmurların döllenme sağlayan tozları ağaçların tepesinden                       toprağa düşürebileceği bildirilmiĢtir.

 

Kozak Yaylasında Fıstık Çamı Ağaçlarında Çam Kese Böceği                             Türkiye‘deki ormanlarda, özellikle kızılçam ağaçlarının yapraklarını                     yiyerek gelişimini olumsuz etkileyen çam kese böceği sayısında,                                  son yıllarda artış olmuştur.

Kızılçam ağaçlarının tüm gövdesini saran ve ağacı yanmış gibi gösteren                   çam kese böceklerinin, genellikle kış aylarında yapraklarını yedikleri ağaçların, gelişimini ve büyümesini azalttığı bildirilmiştir.

Çam Kese Böceğinin Özellikleri Çam kese böceği (Thaumetopea pityocampa), Thaumetopoeidae familyasından pul kanatlı                                         zararlı böcek türüdür.

Çam kese böceği yumurtalarını 2 veya daha fazla ibreyi birleştirmek suretiyle, genellikle ağacın alt dallarına bir mısır koçanını andırır şekilde                                   dizeler halinde bırakır.

Koçanlarda enine 10, boyuna ise 20-30 adet yumurta olmak üzere                         toplam 150-300 adet yumurta bulunur.

Yumurtaların üzerleri dış etkenlere karşı korumak için pullarla kaplanır.

25-40 gün süren yumurta dönemi sonunda yumurtadan çıkan tırtıllar gövdesine nazaran büyük başlı, 6‘sı torosid olmak üzere 16 ayaklıdır.

Olgun tırtılların boyu 35-40 mm ye ulaşır.

Karnının alt tarafı sarı renkli olan tırtılların üzerinde bol miktarda                               yanlarda beyaza yakın sarı, sırtta ise açık kahverengi kıl mevcuttur.

Çam Kese Böceği ve Zararları Tırtılın iki dönemi vardır.

Birincisi yumurtadan çıkışı ile ilk soğukların başladığı ve kışlık keselerini örmeye başladıkları, üçüncü deri değiştirmesine kadar geçen                                   Ekim-şubat dönemdir.

Bundan sonra ikinci dönem başlar.

Bu da üçüncü deri değişiminden, krizalitleşme için toprağa inmeye başladıkları zamana kadar geçen dönemdir.

Bu dönemde keseleri ağızlarından salgıladıkları ipeğimsi bir madde ile devamlı takviye ederler.

Bu madde ilk zamanlar parlak bir görünümde olup sonra matlaşırlar.

Tırtıllar genellikle geceleri beslenirler.

Kapalı havalarda gündüz de beslendikleri görülmüştür.

Sıcaklık 6C‘nin altına düştüğü zaman yuvalarından çıkmazlar.

Pupa evresi için mutlaka toprağa inen tırtıllar,                                                      kendilerine kestane renginde oval birer koza örerler.

4 ay devam eden krizalit dönemi sonunda,                                                                     yani Eylül ayında ergin hale geçerek topraktan çıkarlar.

Ancak bu krizalitlerin tamamı aynı senede ergin hale gelmez,                                 diyapoz halinde 4 yıl toprak altında kalabilir.

Bu nedenle çam kese böceği ile mücadele projeleri                                                      dört yıllık periyotlara göre yapılır.

Ağustos sonu ve Eylül başlarında kelebekler                                                                           kozayı delerek topraktan çıkarlar.

Bu zamanda dişi kelebeğin abdomeni yumurta ile dolu vaziyettedir.

Çiftleştikten sonra erkek ölür.

Dişi kelebek ise çiftleşmeden sonra bir gün içerisinde yumurtalarını koyarak yumurta koçanını meydana getirir.

Kısa bir müddet sonra o da ölür.

Çam ağaçları üzerindeki beyaz pamuksu tırtıl keseleriyle                                           kendini belli eden çam kese böcekleri, aslında bir kelebek türüdür                                   ve bu kelebeklerin tırtılları ülkemizdeki orman zararlısı böcekler açısından önemli bir yer işgal etmektedirler.

Üst üste birkaç yıl bu zararlının tahribatına uğrayan ağaçlarda                                   boy büyümesi gerilemekte ve hacim kaybı olmaktadır.

Çam kese böceğinin zararı kış aylarında, yani ağacın gelişme dönemi dışında olduğu için herhangi bir ölüm söz konusu değildir.

Ancak, yoğun ve arka arkaya birkaç sene devam eden tahribat                            ağacı zayıf düşürerek kabuk böcekleri ve diğer ikincil zararlıların gelmesine zemin hazırlamış olur.

Bu böcekler baĢta Kızılçam (Pinus brutia) olmak üzere Karaçam (Pinus nigra), Sarıçam (Pinus silvestris), ''Pinus maritima'', ''Pinus halepensis'', Fıstık Çamı (Pinus pinea), Lübnan Sediri (Cedrus libani) bazen de ''Juniperus excelsa'''larda tahribat yapmaktadır.

Böcek yoğunluğu az olduğu zaman genellikle orman açıklıklarının                           kenar şeridinde veya bireysel ağaçlarda görülür.

Fakat yoğunluk arttıkça arız olduğu ağaç adedi çoğaldığı gibi                                 her ağaçta görülen kese adedi de çoğalır.

Çam kese böceği kitle üremesi yaptığında ibrelerin tamamını yok ederek ağacı çıplak hale getirir.

Tırtıllar keselerini genellikle tepe sürgünlerine yakın dallara                                         veya tepe sürgününün bulunduğu dal çatallarına yapar.

İlk 3 gömlek değişimine kadar devamlı sürgün değiştiren zararlı                                   kışlık kesesini ördükten sonra bir daha kese değiştirmez                                                    ve onu barınak olarak sonuna kadar kullanır.

Zararını bu keseden çıkıp dolaşarak yapar ve aynı keseye döner.

İlkbaharın Mart veya Nisan aylarında, ağaçlardan ayrılıp toprağın altına girerler.

Toprak altına inen çam kese böcekleri, sonbahar mevsiminde                                  yeniden ağaçlara çıkmaktadırlar.

Çam kese böceklerinin, kızılçam ağaçlarına verdiği zarar,                                                  bazı yıllarda çok daha büyük boyutlarda olabilir.

Ağaçlara büyük zarar veren çam kese böcekleri,                                                kızılçam ağaçlarının yapraklarını yiyerek beslenirler.

Çam kese böceği kitle üremesi yaptığında, yaprakların tamamını yok ederek, ağacı çıplak hale getirir.

Tırtıllar keselerini, genellikle tepe sürgünlerine yakın dallara veya tepe sürgününün bulunduğu dal çatallarına yaparlar.

Çam Kese Böceğinin Mücadelesi Çam kese böceği ile mücadele yöntemleri kısaca mekaniksel, kimyasal ve bu ikisinin kombine edilmesi demek olan entegre mücadele ve ayrıca biyolojik mücadele olmak üzere                                  4 farklı şekilde gruplandırabiliriz.

 Çam Kese Böceğinin Mekanik Mücadelesi Keseleri, ağaç üzerinden kesip toplayarak yakma, yumurta koçanlarını toplamak suretiyle yok etmek, krizalitlerini topraktan çıkarıp toplayarak yok etmek ve nihayet keseler içerisine benzin dökmek suretiyle öldürmek şeklinde uygulanır.

Çam Kese Böceğinin Kimyasal Mücadelesi Çam kese böceği ile                        kimyasal mücadelede en uygun zaman, tırtılların l. ve 2. stadlarda,                              çok küçük ve korumasız olduğu, parazit ve yırtıcıların ise                                             henüz doğada bulunmadığı evrede yapılan ilaçlama,                                                 kesin sonuç vermektedir.

İlaçlama, yağışsız, açık mümkünse çok hafif meltemli bir havada yapılmalıdır.

Bunun için yerel meteorolojik durum iyi takip edilmelidir.

Kimyasal mücadelenin en büyük sakıncası,                                                                çoğu zaman faydalı böceklerinde yok edilmesidir.

Çam Kese Böceğinin Biyolojik Mücadelesi Doğada çam kese böceklerini tamamen bitirmek, sıfırlamak mümkün değildir.

Çam kese böcekleriyle kimyasal mücadele yapılması,                                            doğaya büyük zarar verir.

Kimyasal ilaçlar hem ağacı, hem de ölen çam kese böceklerini yiyen                         kuş, solucan, kertenkele gibi ormanda yaşayan hayvanları da öldürebilirler.

Bu nedenle çam kese böcekleriyle biyolojik ve doğal mücadele yöntemini seçmek büyük önem taşır.

Bunun için çam kese böceklerini yiyen Calosoma adlı böceğin üretimine başlanmıştır.

Çam kese böceklerinin, tamamen ortadan kaldırılması mümkün olmamaktadır, ancak önümüzdeki yıllarda, sayısının önemli oranda düşeceğini tahmin edilmektedir.

Biyolojik mücadele; Zararlı haşerelerin diğer böcek türleriyle yok edilerek kontrol altında tutulma yöntemine verilen addır.

Bu yöntem, gerek yapay olarak üretilen gerekse doğada mevcut organizmaların korunması şekliyle çoğaltılan canlılardan yararlanarak,                   zararlı böceklerin popülasyonunu azaltmak ve onları zararsız halde                           baskı altında tutabilmek yöntemidir.

Çam kese böceği, bazı parazit böcekler tarafından içlerinde parazit olarak yerleşerek tüketilirler.

Bu çam kese böceğinin, ağaçlardan temizlenmesinde                                                     çok etkili bir yöntemdir.

Biyolojik mücadelede, virüslerden başlamak suretiyle bakteriler,                           mantarlar, protozoerler, nematodlar, akar ve örümcekler, binlerce yırtıcı ve parazit böcekler, böcekçil kuşlar da çok özel ve önemli bir yer işgal eder.

Bu konuda ülkemizde de 1973 yılında buyana sürdürülen çalışmalardan olumlu sonuçlar alınmaya başlanmıştır.

Kızılçam ağaçlarının yapraklarını yiyerek, gelişimini olumsuz etkileyen                         çam kese böceğiyle doğal yöntemlerle mücadele eden orman ekipleri, laboratuarda ürettikleri ve sadece çam kese böceği yiyen calosoma adlı böcekleri ormana bırakmaktadır.

Doğanın ve çevrenin zarar görmemesi için çam kese böceğiyle mücadelede kimyasal ilaç kullanmak yerine, biyolojik mücadeleyi seçip calosoma böceği üreterek, ormana bırakmak, hem doğaya hemde dolasıyla insanlığa                        büyük fayda sağlayacaktır.

Çam kese böcekleri, bazı ağaçlarda neredeyse yaprak bırakmazlar.

Ancak, hiçbir çam ağacı, çam kese böceğinin yapraklarını yemesinden dolayı kurumaz.

Bu ağaçlar mayıs veya haziran aylarında yeniden yeşerir.

Sadece gelişimleri yavaşlar.

Yumurta Parazitleri yumurtalar içerisinde gelişip onunla beslenen böceklerdir.

Çam kese böcekleri daha yumurtadayken yok edilirler.

Bu parazitlerden bazıları; Anastatus Bifasciatus, Ocencyrtrus Pityocampa, Tetrastichus Servadeiidir.

Tırtıl Parazitleri, çam kese böceğinin tırtılının üzerine yumurtalarını koyup,           tırtılın iç organlarını yemek suretiyle gelişip, onların ölümünü sağlayan parazitlerdir.

Önemlileri; Mteorus Versicolor, Phyrix Caudatadır.

Krizalit Parazitleri ise gelişimlerini krizalitler üzerinde yapan                                               ve onun içerisini yiyerek beslenen faydalı böceklerdir.

Önemli olanlar : Villa Brunea (Diptera Bombylidae), Lchneumon Rudis (Hymenoptera Ichneumonidea), Conomorium Eremita, (Hymenoptera Pteremalido)‘dır.

Çam kese böceğinin 8 adet yırtıcısı, yani onları dış mekanda tüketen düşmanı vardır.

Bunlardan; Vespa Germanica ve Calosoma Sycophanta en önemlisidir.

Calosoma Sycophantanın kurtları, Çam kese böceğinin krizalitlerini ve tırtıllarını parçalamak suretiyle yerler.

Kozak Yaylasında Granit Taş Ocağı İşletmeleri

Dünyanın en önemli çamfıstığı üretim merkezlerinden biri olarak bilinen                   İzmir- Bergama'daki Kozak Yaylasında çok sayıda taş ocağı işletmesi bulunmaktadır.

Bu işletmelerden yer altı ve yer üstü granit kayalardan                                             işlenmiş taş üretilmektedir.

Kozak Yaylasında Granit Taşı İşleme Sırasında Radon Gazı Salımı                                    Yer altı ve yer üstü granit kayaçların işlenmesi sırasında insan ve çevresi açısından zararlı etkilere neden olan radon gazı açığa çıkmaktadır.

Radon renksiz ve kokusuz radyoaktif bir gazdır.

Radon uranyumun ard arda başka radyoaktif ürünlere dönüşmesi sırasında oluşan ara ürünlerden biridir.

Radon yine radyoaktif bir madde olan uranyumun bozunması sonucu oluşur ve radon kendisi alfa parçacığı yayarak plutonyuma dönüşür.

Gaz olduğu için oluştuğu yerde kalmaz uçarak her ortamda bulunur.

Çok düşük bir risk olmasına rağmen, radondan gelen radyasyon                               doğal ortam radyasyonunun %50‘sini oluşturur.

Bununla birlikte, uranyumun çok miktarda bulunduğu mağara ve madenlerde radon çok yüksek konsantrasyonlara ulaşabilir ve sağlık açısında                                    bir risk oluşturabilir.

Radon bazen içme suyunda da bulunabilir.

Granit ve volkanik kayaçlar gibi bazı jeolojik yapıların bulunduğu yerlerde radon konsantrasyonu daha yüksek olabilir.

Radon gazına uranyum madeninde, granit gibi metamorfik                                                ve fosfat kayalarda, şistli ve kalkerli tabakalarda rastlanmaktadır.

Özellikle bazı granit ve kaya tabakalarında bu yoğunluk fazladır.

Sedimenter kayaçların bulunduğu yerlerde ise radon konsantrasyonu                        daha düşüktür.

Radonun sağlık üzerindeki olumsuz etkisi radyoaktifliğinden gelen                                alfa ışıması nedeniyle olmaktadır.

Radonun çok yüksek olduğu uranyum madeni ve mağara gibi yerlerde                   artan radon konsantrasyonu ile orantılı olarak akciğer kanseri riski yüksektir.

Radon bir soy gaz olduğu için havadan solunum yolu ile alınır.

Havadaki radon, toz, duman gibi havada asılı duran parçacıklar ile           karışarak akciğerlerde birikir.

Deneysel olarak yapılan çalışmalarda akciğer epitelyum hücrelerdeki                      fazla miktardaki radyasyonun kansere neden olduğunu göstermiştir.

Radon miktarı ölçüm cihazları ile saptanabilir.

Ülkemizde ise radon belirleme çalışmaları TAEK tarafından yapılmaktadır.

Her ülke veya uluslararası örgütler örneğin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu evlerde müsaade edilebilir seviyede olması gereken miktarı belirlemiştir.

 Radon yoğunluğu mevsime ve atmosferik şartlara bağlı olarak                             büyük değişiklik gösterir.

Örneğin, havanın basık ve rüzgârsız olduğu bölgelerde radon gazı yoğunluğu artmaktadır.

Suya doymuş topraklarda radon gazı miktarı daha fazladır.

Radon Gazının Bitki Gelişmesine Etkileri Radyoaktif maddeler                                     toprağa nüfuz ederek, tıpkı topraktaki besin maddeleri gibi                                köklerden emilerek bitkinin içine girebilirlerse de bu yol pek etkili değildir.

Çünkü radyoaktif maddenin toprağa karışmasıyla, yoğunluğu azalır                            ve toprakta çok yavaş bir şekilde hareket ederler.

Böylece, radyoaktif maddelerin büyük bir kısmı bitkilerin yapraklarından             veya kökleri yüzeye yakın olan bitkiler tarafından emilir.

Yarı ömürleri kısa olan radyoaktif maddeler daha bitki tarafından emilmeden veya kısa bir zaman sonra aktivitelerinin önemli bir kısmını kaybederler.

Bitkilerin bünyesinde, yetiştiği topraktaki radyo element içeriğine                                   ve yetiştiği dönemdeki diğer koşullara bağlı olarak başta potasyum                          olmak üzere uranyum, radyum ve diğer elementler bulunabilir.

 Bunların bitkideki konsantrasyonunun ve dağılımının incelenmesi                                   çok çeşitli amaçlarla yapılmaktadır.

Radyonüklitlerin topraktan yiyecek maddelerine transferi oldukça karmaşıktır.

Bu transfer, kökten bitkiye girme, bitkinin dış yüzeylerinden emmesi                                  ve buna benzer geçişlerde meydana gelir.

Kirlenme bitkinin her kısmında mevcuttur.

SONUÇ VE ÖNERĠLER

Odun dışı orman ürünleri (ODOÜ) dünya genelinde olduğu gibi                             ülkemizde de gerek ekonomiye olan katkısı gerekse                                                  bölge halkının kalkınması açısından önemli yer tutmaktadır.

Bu bakımdan ODOÜ‘ye verilen önem her geçen gün artmakta                                      ve elde edilen gelirlerde giderek katlanmaktadır.

Ancak Türkiye ODOÜ kaynaklarına bakıldığında elde edilen gelirin                             ülke kapasitesinin çok daha altında olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.

Bu bağlamda biyoçeşitlilik bakımından zengin olan ülkemizde                                    odun dıĢı orman ürünlerinin üretim kapasitelerini ve bu ürünlerden                            daha fazla faydalanma yollarının araştırılması gerekmektedir.

Yöre için ekonomik kalkınmada önemli yeri olan çam fıstığı üretimi,                          çam fıstığı ihracatının ve diğer ekonomik faaliyetlerin daha fazla gelişebilmesi için bir takım önlemlerin alınması gereklidir:

Fıstık çamı topluluklarının bulunduğu sahalar,                                                                  yöre halkı tarafından korunmaktadır.

Buralarda orman yangını, tarla açma, yerleşim yeri yapma                                               ve ormanları aşırı kullanma gibi doğal dengeyi bozan faaliyetler                                    çok nadir olarak görülmektedir.

Ancak kızılçamların ve makilerin bulunduğu alanlarda söz konusu tahrip                       çok sık görülmektedir.

Bu nedenle uygun yerlerde fıstık çamı ile yapılacak ağaçlandırma,                                adı geçen olumsuzlukları da önleyecektir.

Bozuk orman alanları orman köylülerine verilerek özel ormancılık                              teşvik edilmelidir.

Bunun örneği Güney Kore, Hindistan, Filipinler gibi pek çok ülkede görülmektedir.

Ormancılık hakkında köylülerin bilgilendirilmesi, düşük faizli kredi                                  ve teşvik verilmelidir.

Orman köylüsü ve diğer köylüler ormancılık, ormanın yararları                                         ve orman tahribi konusunda etkili olarak eğitilmelidir.

Tarıma uygun olmayan eğimli arazilerde tarım yapılmaması,                                        yerine fıstık çamı dikilmesi bu alandan elde edilecek verimin                                artmasına neden olacaktır.

Bu durum köylülere anlatılmalıdır.

Çam fıstığının işlenmesi, pazarlanması ve tanıtımı amacıyla ilgili kooperatif vb kuruluşların sayısının artırılması gerekir.

Fıstık çamı ağaçlandırılması yapılabilecek potansiyel sahalar                               uzmanlarca belirlenmeli ve ağaçlandırılmalıdır.

Orman Bakanlığı ile orman köylüleri ortak çalışma projesi üretmeli                               ve orman köylüsü fıstık çamı ormanlarını kendi bahçeleri gibi korumalıdırlar.

Bu bağlamda hazineye ve Orman Bakanlığı‘na ait fıstık çamı ekilebilecek alanlar belirlenmeli ve buralar köylülere 49 veya 99 yıllığına kiralanabilir.

Yöre doğal özellikler bakımından oldukça farklı özelliklere sahiptir.

Bu ortam korunmaya alınarak ve millî park statüsüne getirilmelidir.

Yöredeki ticarî canlılığın artması için Yukarıbey köyü belediye olmalıdır.

İşadamları yörede ki ekonomik faaliyetlerle ilgili yatırımlar yapmalıdır.

Granit taşı çıkarılması sırasında doğal çevreye zarar verilmektedir.

İlgililerce bu konu dikkate alınmalı ve doğal ortama zarar verilmeden                   granit taşı çıkarılmalıdır.

Ürün kalitesi yörenin doğal koşulları ile yakındır ilgilidir.

Doğal ortamın uygun olmadığı alanlarda plânsız dikim yapılırsa                               kalite bozulacaktır.

Ürünün kozalak olarak ağaçtan indirilme zamanı oldukça önemlidir.

Kozalağın tam olgunlaşması kalitesini (vitamin, mineral, yağ, protein,                       renk, görünüĢ vb.) doğrudan etkilemektedir.

Bu nedenle erken hasada izin verilmemelidir.

Kozak yöresinde yetişen ürün dünya piyasalarında kalitesinden dolayı                  tercih edilmektedir.

Ancak Portekiz, Çin ve Yunanistan‘dan ithal edilen                                                         ucuz ve kalitesiz fıstıkla karıştırılarak kalitesi bozulmaktadır.

Bu sorun giderilmelidir.

Çam fıstığı gelişmiş ülkelerde beslenme dışında ilaç                                           ve kozmetik sanayinde de önemli boyutlarda kullanılmaktadır.

Yeterli araştırma yapılarak ülkemizde de adı geçen alanlarda                          kullanımı sağlanmalıdır.

Kozak Yaylası bütüncül korunmaya alınmalıdır.

Madra Dağı ve yakın çevresinde kalan alan 3.125.750 dönüm olup,                         bunun 1.692.200 dönümlük kısmı ormanlık alandır.

Dolayısı ile salt ormanlar değil, bu coğrafyada yer alan tarım alanları                              ve çok özgün yapıya sahip olan yayla alanları için de                                             koruma statüleri oluşturulmalıdır.

Ancak ne ki, bu denli geniş bir coğrafyada sadece Ayvalık İlçesi sınırları içinde kalan 179.500 dönümlük bir alan Ayvalık Adaları Tabiat Parkı                       olarak ayrılmıştır.

Oysa çok zengin biyolojik çeşitliliğe sahip diğer alanlar da özellikleri                          göz önüne alınarak, kendilerine özgün koruma statülerine kavuşturulmalıdır.

Madra Dağı sınırları içinde sonsuz özelliklere ve güzelliklere sahip                           Kozak Havzası bulunmaktadır.

386.910 dönüm büyüklüğündeki bu havzanın 295.720 dönümü ormanlar,                     geri kalanı ise her tür meyvenin üretildiği tarım alanları ile kaplıdır.

Bu ormanların 186.910 dönümünü, dünyanın en güzel ve en verimli                               fıstık çamı ormanları oluşturmaktadır.

 Ama ülkemizdeki fıstık çamı ormanlarının % 20‘sini barındıran Kozak Havzası, fıstık çamı ihracatımızın % 80‘ini gerçekleştirmektedir.

Kozak Yaylası, bu rakamsal veriler ile bile, bir koruma statüsüne kavuşturulması gerekliliğini hak etmektedir.

Kozak Yaylasındaki fıstık çamı ormanlarının geleceği risk altındadır.

Havzadaki fıstık üretimi olumsuz çevre koşullarından                                                önemli düzeyde etkilenmektedir.

Bunun yanı sıra yaylada bulunan çok sayıda taş ocağı ve taş kırma tesisi                    çok yakın bir gelecekte havzadaki fıstık çamı ormanlarının tümünün                          yok olmasına ve bu havzada yer alan 17 adet köyde yaşayan                                       9500 insanımızın geçim kaynaklarının tükenmesine yol açacaktır.

Bu nedenle Kozak Havzasının tümünün KOZAK FISTIK ÇAMI TABİAT PARKI olarak ilan edilmesi ve havzaya zarar veren tüm faaliyetlerin                                      acilen durdurulması gerekmektedir.

Madra Dağı kırsalında kitlesel turizm uygulanmamalıdır.

Madra Dağı yukarıda saydığımız özellikleri nedeniyle,                                                        bir turizm cenneti olarak ta kabul edilmektedir.

Bunun için Madra Dağının ormanları, korunan alanları, tarım alanları,          yaylaları, zengin biyolojik çeşitliliği, özellikle fıstık çamları hakkında,                   koruma-kullanma dengesi gözetilerek bir turizm politikası oluşturulmalıdır.

Bu bağlamda; tarım, köy, çiftlik, yayla, doğa sporları, yaban hayatın gözlenmesi ile botanik turizmi adı altında turizm çeşitliliği geliştirilmeli                       ve pansiyonculuğun desteklenerek yöre insanları ile uyumlaşacak                             doğa ve kültür turizminin Madra Dağı‘nda yaşama geçirilmesi,                         geliştirilmesi ve desteklemesi gerekmektedir.

Madra Dağı ve yakın çevresinde, özellikle sahil bandında,                                      turizmin istikrarsızlığının ve giderek artan talep daralmasının önlenmesi için, bölgenin doğal, tarihsel, kültürel ve arkeolojik değerleri ile entegre edilmiş yeni bir turizm politikası geliştirilmeli, bölgedeki tesislerin standardı ile                    kalifiye personelin sayısı ve hizmet kalitesi arttırılmalı, bu bağlamda                      kamu-özel kuruluşlar arasındaki işbirliği yetersizliği mutlaka giderilmelidir.

Kozak Yaylası‘ndaki taş ocağı işletmeleri için arama ve işletme ruhsatı verilmesi sırasında, işletmelerin Çevresel Eki Değerlendirme (ÇED) raporlarına sahip olup/olmadıkları ve bu raporlarda öngörülen önlemleri alıp/almadıkları sorgulanmalı ve etkin bir şekilde kontrol edilmelidir.

Kozak Yaylası‘nda havamızı, topraklarımızı, ormanlarımızı, su kaynaklarımızı, tarihi ve kültürel zenginliklerimizi yok edecek, madencilik ve taş ocağı işletme faaliyetlerinin olumsuz çevresel etkilere neden olmadan gerçekleştirilmesi, her türlü canlı yaşamının sürdürülebilirliği açısından zorunluluk arz etmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  Kentleşmenin Yeni Bileşeni: Göç ve Turizm   Rotterdam, Hollanda’nın 750 bin nüfuslu bir şehri, dünyadaki modern mimarlık ürünleriyle ü...