KOZAK YAYLASI - 2
Orman
içi ve açıklıklarında yetiŞen, insanların ve diğer canlıların kendi
ihtiyaçlarını karşılamak veya gelir sağlamak için yararlandıkları her türlü bitkisel veya
hayvansal ürünler odun dışı orman ürünleri (ODOÜ) olarak tanımlanmaktadır.
Fıstık
çamı kırsal bölgelerde ODOÜ‘ler arasında olup önemli
bir gelir kaynağıdır.
Çam
fıstığı, üreticilerine tüm tarımsal gelirlerinin en
az yarısı kadar gelir bırakmaktadır.
Dünya
genelinde olduğu gibi Türkiye‘de de odun dışı orman ürünlerinin en önemli kısmını Odun
Dışı Bitkisel Orman Ürünleri oluşturmakta olup, Dünya Sağlık Örgütüne
(WHO) göre, dünyada çeşitli amaçlarla kullanılan bitki sayısı 20.000 civarındadır.
Bunlardan
4.000‘i bitkisel ilaç olarak yaygın bir şekilde kullanılırken, yaklaşık %10'unun
ticareti yapılmaktadır.
Türkiye‘de
tıbbi olarak kullanılan bitkilerin sayısının 500 civarında olduğu tahmin
edilmektedir.
Ancak,
doğadan toplanarak ticareti yapılan bitki türlerinin sayısının 346 olduğu ve
bunların 112‘sinin ihraç edildiği 24‘ünün endemik olduğu ve endemik türlerin 7‘sinin de halen
ihraç edildiği belirtilmektedir.
Fıstık
çamı Pinus pinea L. (Pinaceae) Akdeniz fitocoğrafya bölgesinin doğal bir elemanıdır.
Fıstık
çamı dışında dünyada bazı Pinus cinsi üyelerinden de çam
fıstığı elde edilmektedir.
Asya'da
iki çam türünden geniş ölçüde fıstık çamı hasat edilir, Kuzeydoğu Asya'da
Kore çamı (Pinus koraiensis) ve Batı Himalaya'daki Chilgoza çamı (Pinus
gerardiana).
Diğer
dört tür ise az miktarda üretilir bunlar: Sibirya çamı (Pinus sibirica),
Japon fıstık çamı (Pinus
pumila), Çin beyazçamı (Pinus armandii) ve Bunge çamı
(Pinus bungeana).
Kuzey
Amerika'da üç ana tür; Kolorado çamı (Pinus edulis), tek yapraklı çam (Pinus
monophylla) ve Meksika çamı (Pinus cembroides) sıklıkla çam
fıstığı üretimi için yetiştirilir.
Diğer
bilinen türler Sabin çamı (Pinus sabineana) Torrey çamı (Pinus
torreyana) ve Ģeker çamı (Pinus lambertiana).
Fıstık
çamı, Dünya‘da Türkiye başta olmak üzere Akdeniz ikliminin etkili olduğu
Portekiz ve İspanya‘da 1000 m yüksekliğe kadar, Doğu İtalya,
Dalmaçya, Makedonya ve Girit Adası‘nda yayılış gösterir.
Çeşitli
ülkelerce hazırlanan ulusal orman envanterlerine göre; Akdeniz
havzasında yaklaşık 620.000 ha saf ya da karışık halde fıstık
çamı ormanı mevcuttur ve bunun da % 9u Türkiye‘dedir.
Ülkemizde
fıstık çamının en uygun yetişme koşullarını sağlayan başlıca yerler
Bergama-Kozak, Çine-Karpuzlu, Aydın-Koçarlı, Söke-Bağarası, Milas- Turba,
Muğla-Katarcı-Madran, Antalya-Serik- Manavgat, İzmir-Seydiköy
ve Artvin-Çoruh vadisidir.
Bu
alanlar içerisinde de en geniş yayılış sahası Kozak Yaylası‘ndadır.
Son
yıllarda Kozak bölgesinde, özellikle bazı yörelerde, fıstık
çamlarında kozalak kayıplarında bir artış gözlenmektedir.
Bu
da geçimini sadece çam fıstığı ile sağlayan orman köylerinde önemli sıkıntılara neden
olmaktadır.
Bu
çalışmada, Kozak yaylasındaki çam fıstığı üretim işletmelerinin; yapısal, ekonomik ve
pazarlama sorunlarının belirlenmesi amaçlanmıştır.
ÇAM
FISTIĞI
Çam
Fıstığının Besin Değeri
Çam
fıstığı, fıstık çamı ağacı kozalaklarından elde edilir.
Yenilebilir
ve yüksek ticari değeri olan bir üründür.
Türk
mutfağında pilav, dolma ve helvanın bir malzemesi olarak kullanılır.
Çam
fıstığı, tekli ve çoklu doymamış yağ asitlerince zengindir.
Türkiye'de
çam fıstığı Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından 3 tipe ayrılmıştır.
Kozak
tipi, yumuşak, iri ve dolgun gövdeli
Aydın
tipi, iri-ufak ve az dolgun gövdeli
Maraş
tipi, uzun ince ve gevrek
Dünya
genelinde olduğu gibi Türkiye‘de de odun dışı orman ürünlerinin en önemli kısmını Odun
Dışı Bitkisel Orman Ürünleri oluşturmakta olup, Dünya Sağlık Örgütüne
(WHO) göre, dünyada çeşitli amaçlarla kullanılan bitki sayısı 20.000 civarındadır.
Bunlardan
4.000‘i bitkisel ilaç olarak yaygın bir şekilde kullanılırken, yaklaşık %10'unun
ticareti yapılmaktadır.
Türkiye‘de
tıbbi olarak kullanılan bitkilerin sayısının 500
civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Ancak,
doğadan toplanarak ticareti yapılan bitki türlerinin sayısının 346 olduğu ve
bunların 112‘sinin ihraç edildiği 24‘ünün endemik olduğu ve endemik türlerin
7‘sinin de halen ihraç edildiği belirtilmektedir.
Fıstık
çamı Pinus pinea L. (Pinaceae) Akdeniz fitocoğrafya bölgesinin doğal bir elemanıdır.
Fıstık
çamı dışında dünyada bazı Pinus cinsi üyelerinden de çam
fıstığı elde edilmektedir.
Asya'da
iki çam türünden geniĢ ölçüde fıstık çamı hasat edilir, Kuzeydoğu Asya'da
Kore çamı (Pinus koraiensis) ve Batı Himalaya'daki Chilgoza çamı (Pinus
gerardiana).
Diğer
dört tür ise az miktarda üretilir bunlar:
Sibirya
çamı (Pinus sibirica), Japon fıstık çamı (Pinus pumila), Çin
beyazçamı (Pinus armandii) ve Bunge çamı (Pinus bungeana).
Kuzey
Amerika'da üç ana tür;
Kolorado
çamı (Pinus edulis), tek yapraklı çam (Pinus monophylla) ve
Meksika çamı (Pinus cembroides) sıklıkla çam fıstığı üretimi için yetiştirilir.
Diğer
bilinen türler Sabin çamı (Pinus sabineana) Torrey çamı (Pinus
torreyana) ve şeker çamı (Pinus lambertiana).
Fıstık
çamı, Dünya‘da Türkiye başta olmak üzere Akdeniz ikliminin etkili olduğu
Portekiz ve İspanya‘da 1000 m yüksekliğe kadar, Doğu İtalya,
Dalmaçya, Makedonya ve Girit Adası‘nda yayılış gösterir.
Çeşitli
ülkelerce hazırlanan ulusal orman envanterlerine göre; Akdeniz havzasında
yaklaşık 620.000 ha saf ya da karışık halde fıstık çamı
ormanı mevcuttur ve bunun da % 9u Türkiye‘dedir.
Ülkemizde
fıstık çamının en uygun yetişme koşullarını sağlayan başlıca yerler
Bergama-Kozak, Çine-Karpuzlu, Aydın-Koçarlı, Söke-Bağarası, Milas- Turba,
Muğla-Katarcı-Madran, Antalya-Serik- Manavgat, Ġzmir-Seydiköy ve Artvin-Çoruh
vadisidir.
Bu alanlar içerisinde de en geniş yayılış
sahası Kozak Yaylası‘ndadır.
Son
yıllarda Kozak bölgesinde, özellikle bazı yörelerde, fıstık çamlarında kozalak
kayıplarında bir artış gözlenmektedir.
Bu
da geçimini sadece çam fıstığı ile sağlayan orman köylerinde önemli sıkıntılara
neden olmaktadır.
Bu
çalışmada, Kozak yaylasındaki çam fıstığı üretim işletmelerinin; yapısal, ekonomik ve
pazarlama sorunlarının belirlenmesi amaçlanmıştır.
Çam Fıstığının Ticari Değeri Üretici
gelirleri içinde oldukça önemli bir paya
sahip olup, gıda sanayiinde kullanılır.
Çam fıstığının dünya pazarlarına yıllık global
sürüm miktarı 20000 ton
civarındadır.
Bu pazarda 10000 tonluk üretim ile Çin
Halk Cumhuriyeti ilk sırada yer alır.
Bunu Pakistan-Afganistan 5000 ton, İspanya
3000 ton, Türkiye 1200 ton, Portekiz 850 ton ve Ġtalya 400 ton ile takip
etmektedir.
Türkiye‘nin çam fıstığı ihracat
rakamları incelendiğinde, 1995 yılında 203 ton ile 1 717 000 dolar gelir
sağlayan ihracatın, 2000 yılında % 18.3 azalarak 166 tona düştüğü, ancak ihraç
geliri miktarının ise tersine % 31.8 artarak 2 263 000 dolara
yükseldiği görülmektedir.
2010 yılında ise, 2000 yılı verilerine
göre, ihracat miktarı % 1208 artarak 2171,766 tona ulaşmıştır.
Bu artışla birlikte ihracat geliri de %
2896 artarak 67 802 000 dolara çıkmıştır.
2015 yılında ise ihracat miktarı 2010 yılına
göre düşüş göstermiş ve % 49.2
azalarak 1 104.243 tona gerilemiştir.
Buna paralel olarak, aynı yıl ihracat
geliri de % 40.5 gerileyerek 40 391 000 dolar olmuĢtur.
Günümüzde Türkiye‘den çam fıstığı
ihracatı dünyanın her tarafına yapılmakla beraber, 1997-2003 yılları arasında Ege İhracatçılar Birliği‘nden (EĠB) en çok çam fıstığı
satın alan ilk 5 ülke sırasıyla İtalya (246 ton), İspanya (52
ton), ABD (45 ton), İsviçre (43 ton), Almanya (19 ton)‘dır.
2015 yılı itibariyle ise Türkiye‘den en
fazla çam fıstığı ithal eden ülkeler
İtalya (584.9 ton), Almanya (284.6 ton) ve İspanya
(75.2 ton) şeklinde sıralanmıştır.
Türkiye‘den ihracat dünyanın her
tarafına yapılmakla beraber başlıca
alıcı ülkeler; Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere, ABD, Körfez
Ülkeleri, Mısır ve Suriye‘dir.
Ana ihraç limanı İzmir‘dir.
Bunun yanı sıra Gaziantep ve İstanbul‘dan
da ihracat yapılmaktadır.
KOZAK YAYLASINDA ÇAM FISTIĞI ÜRETiMi
Kozak Yaylası Coğrafi Konumu Kozak
yaylası,
Ege Bölgesi'nde İzmir
sınırları içinde Bergama-Ayvalık ilçe merkezleri arasında yer alan, Bergama'ya
yaklaşık 20 km mesafeden itibaren başlayan, deniz
seviyesinden yüksekliği 500-1000 metre arasında değişen bir yayladır.
Kozak yaylası için coğrafi konum yer
koordinatları şöyledir:
Enlem: 39þ 15' 39¨ N Boylam: 27þ 0' 49¨
E. Google Maps veya Navigasyon cihazınız için Kozak yaylası coğrafi
koordinatları ise; Enlem:
39.2607 Boylam: 27.0136 şeklindedir.
Bergama, İzmir‘in kuzeyinde, Bakırçay
Havzasında yer alır.
Doğuda Kınık ve Manisa, batıda Dikili,
güneyde Aliağa, kuzeyde ise Balıkesir ili ile çevrilidir.
İl merkezine uzaklığı 103 km‘dir.
Bergama ilçesini, alanı 1,688 km2,
rakım 68 m ve 2015 sayımına gore nüfusu 101 917‘dir.
İlçe, Ege Bölgesi'nin kuzeybatısında
olup, 39þ 07 kuzey enleminde ve 27þ 12 doğu
boylamında yer almaktadır.
Kuzeyinde Madra Dağı, güneyinde Yunt
Dağı, dağ silsileleri ile çevrili Bakırçay Havzası'nda kurulmuştur.
Bakırçay Ovası'nın uzunluğu 45 km, genişliği
yer yer 15–20
km arasında değişmektedir.
Ġlçe merkezinin rakımı 68 metre, Akropol'deki
rakımı 331 metredir.
İlçenin İzmir'e ve komşu iller olan
Manisa, Balıkesir gibi merkezlere
olan uzaklığı 100 km civarındadır.
Ġlçenin kuzeyinde Ayvalık, Burhaniye ve
İvrindi, doğusunda Soma ve Kınık, güneyinde Manisa ve Aliağa, batısında da
Dikili ilçesi bulunmaktadır.
Güneybatısında Ege Denizi sahili yer
almaktadır.
İlçe, merkezi dahil olmak üzere,
Zeytindağ, Yuntdağ, Göçbeyli, Turanlı ve Kozak
bucakları olarak altı bucağa ayrılmıştır.
Kozak bucağı, eskiden Karesi Sancağı'na
bağlı bir ilçe idi.
Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve
yağışlı Akdeniz iklimi egemendir.
Kışlar çok sert geçmez.
Hava sıcaklıkları genel ortalamalar
içerisindedir.
Rüzgarlar yaz ve kış kuzeyden yıldız,
kuzeydoğudan poyraz, kuzeybatıdan karayel şeklinde
eser.
Lodos ve batı rüzgarları yağmur
getirir.
Yıllık toplam yağış toplamı 601 mm
civarındadır.
Demografik ve Ekonomik Yapı Yörede
ortalama aile büyüklüğü 4-5 kişidir.
Doğum oranı düşüktür.
Yöredeki köylerin tamamı toplu dokulu
köy niteliği taşımaktadır.
Köylerdeki konut yapımında doğal olarak
granit taşları kullanılmaktadır.
Son yıllarda tuğla ve briket kullanımı
da yaygınlaşmıştır.
Yöredeki ekonomik faaliyetleri tarım,
hayvancılık, yaylacılık, arıcılık, fıstık çamı ziraatı,
granit taşı işletmeciliği ve orman işçiliği oluşturmaktadır.
Bergama ilçesinin ekonomisi ağırlıklı
olarak tarıma dayalıdır.
Verimli Bakırçay Ovası‘nda tütün,
pamuk, zeytin ve üzüm yetiştirilmektedir.
Bergama, Türkiye'nin en büyük
ilçelerinden biri olup, kendisine
toplam 114 köy ve 5 belde bağlıdır.
Karesi Beyi tarafından fethedilen
Bergama uzun süre Karesi Beyliği egemenliğinde kalmış daha sonra Osmanlı
Devleti'ne bağlanmıştır.
1337-1868 arası merkezi Balıkesir olan
Karesi Sancağı'na bağlı olan Bergama, 1868-1877 arası merkezi Manisa olan
Saruhan Sancağı'na bağlandıktan sonra İzmir Sancağı'na bağlanmıştır.
Bergama, Hitit dilinde "Yüksek
yerleşim/üs", Hitit-Kaşka sınırındaki Argoma (Suluova) ise
aynı dilde "sınır yerleşimi/üssü" anlamına gelmektedir.
Uzun uğraşlar sonucunda, Bergama
22.06.2014 tarihinde Katar'ın
başkenti Doha'da düzenlenen toplantının ardından UNESCO
Dünya Mirası Listesi'ne girmiştir.
Türkiye'nin, 2011'de geçici listeye
kabul edilen diğer adayı Bergama da
bu toplantıyla, "Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı"
dosyasıyla asıl listeye girmiştir.
Bergama UNESCO Dünya Mirası`ne giren 999.
miras olmuştur.
Kozak Yaylasında Çam Fıstığı Üretimi
Kozak Yaylası'nda ekonomik getirisi yüksek olan çam fıstığı önemli bir gelir
kaynağıdır.
Fıstık çamı, Kozak Yaylasının doğal
bitki örtüsü olarak yaygın
olarak bulunmaktadır.
Ülkemizdeki fıstık çamı alanlarının (36
000 hektar) yaklaşık yarısı bu bölgede
yer almaktadır.
Kozak yöresinde yasayan yaklaşık 5500
kişinin ana geçim kaynağı fıstık çamı tarımıdır.
Fıstık çamı ağacının uzun sürede yetişmesine
rağmen elde edilen ürünün çok değerli olmasından dolayı
halkın gelir seviyesi de yüksektir.
Bergama‘da çam fıstığı ekili toplam
alan 2011 yılı verilerine göre, 82 868,58 da
olup bu alanların hepsi Kozak Yaylası‘nda bulunmaktadır
Yaylanın tamamına yakını fıstık çamı
ile kaplıdır.
Bu oran Türkiyedeki toplam sahanın
yaklaşık % 30‘unu oluşturur.
Fıstık Çamının Bitkisel Özellikleri
Fıstık çamı, Plantae (bitkiler) alemi, Pinophyta (açık
tohumlular) bölümü, Pinopsida sınıfı Pinales (iğne yapraklılar)
takımı, Pinaceae (çamgiller) familyası, Pinus cinsi ve Pinus
pinea türündendir.
Şemsiye görünümünde 20 m'ye
boylanabilen geniş tepeli bir çam türüdür.
Fıstık çamı şemsiye şeklinde tepe
görünümüne sahiptir.
Gövdesi genellikle serbest halde
dallıdır ve dolgun değildir.
Tepenin şemsiye şeklini alması, ışık
isteğinin yüksek ve gölge toleransının az olmasından kaynaklanır.
Bol ışık ve uygun toprak bulduğu
yerlerde hızlı büyüme yapar, tepe
yayvanlaşır ve basıklaşır.
Gençken yuvarlak, yaşlı halde dağınık şemsiye
gibi bir yapıya sahiptir.
Gençken kuvvetli büyür.
20-25 m boy yapar.
Düzgün bir gövdeye ve bu gövdeden dik
olarak çıkan yatay duruluş dallara sahiptir.
İğne yaprakları parlak açık yeşil
renkli, 10-20 cm uzunlukta ve uç kısmı sivridir.
Kozalakları kestane renginde,
yumurtamsı veya yuvarlak 10-15
cm uzunluk, 6-10 cm genişlikte, çok kısa saplı ve genellikle reçinelidir.
Tek veya iki tanesi karşılıklı dizilmiştir.
Tohumları sert, soluk kırmızı, uzunca
ters yumurta biçimindedir.
Fıstık Çamının Ekolojik İstekleri
Fıstık çamı iklim olarak Akdeniz ikliminin hakim olduğu yerlerde yetiştirilebilir.
Fidanların yeni dikildiği yıllar dışında su
ihtiyacı az olduğu için su
olmayan arazilerde de fıstık çamı yetiştirilebilir.
Toprak istekleri bakımından çok seçici
olmaza da geçirgen kumlu, gevşek toprakları
severler.
IĢık ağacı olup, gençlikte hızlı büyür
ve derine giden kazık
kök sistemine sahiptir.
Ağrılıkla 0-900 m aralığında başta Ege Bölgesi olmak üzere Marmara,
Akdeniz bölgelerinde geniş yayılış gösterir.
Nem isteği fazladır. Özellikle
Temmuz-Ağustos aylarında su açığı olmamalıdır.
Kısa süreli donlara karşı dayanıklı
olmasına rağmen etkilenir.
Atmosferik kirliliğe ve yeraltı
sularındaki tuzlanmaya karşı duyarlıdır.
Yangın sonrası sürgün verme kapasitesi
yüksektir.
Toprak isteği olarak kumlu-tınlı
topraklarda daha iyi yetiştirmek mümkündür.
Fıstık çamı yetiştirmek istenilen alanın uzun
süreli su tutmayan bir yer olması önem arz etmektedir.
Aksi takdirde çam ağaçların kuruması
kaçınılmazdır.
Karasal iklim veya karasal iklime geçiş
özelliklerinin bulunduğu yerler doğal olarak fıstık çamının
yayılış alanı dışında kalmaktadır.
Fıstık çamı deniz seviyesinden 860 m
yüksekliğe kadar yetişme
ortamı bulabilmektedir.
Ülkemizde genellikle serin ve kumlu
topraklar üzerinde bulunmakla birlikte kalkerli araziler üzerinde de gelişme
göstermektedir.
Ancak kumlu topraklar üzerinde maksimum
gelişme gösterir.
Yıllık ortalama 700-800 mm yağış miktarı, 15-16 ºC ortalama sıcaklık, % 70-80 dolaylarında bağıl nem, yüksek sıcaklık isteyen, düşük
sıcaklıklardan etkilenen, bol yağış ve doğrudan ışınım ister.
Taneli ve geçirgenliği yüksek toprak şartlarını
sever.
Fıstık çamı kazık kök yapan bir bitki
olduğu için derin toprak yada
çözülmüş ana materyal istemektedir.
Fıstık çamı yüksek nem ve bol yağış
istemesine rağmen, yüksek
taban suyu seviyesinden olumsuz etkilenmektedir.
Özellikle sıcaklık ve yağış
miktarındaki ekstrem değerler ve
sapmalar verimi doğrudan etkilemektedir.
Fıstık Çamının Yetiştirilmesi Türkiye
İspanya'dan sonra en
fazla alana sahip ülkedir.
Yaklaşık
100 000 hektar alanda saf
ya da kızılçam ile karışık bulunur.
Özel
ağaçlandırmalarda da yaygın olarak kullanılan bir türdür.
8-10
yaĢından sonra ekonomik olarak işletilmeye başlanmakta ve 80-100 yaşına
kadar fıstık üretimine devam edilmektedir.
En
yoğun bulunduğu yöreler İzmir-Bergama (Kozak) ve
Aydın-Koçarlı
(Mazon) ilçeleridir.
Çamfıstığı için üretimi yapılan bu
ağaçta kozalak toplama zamanları yağış durumuna göre
Ocak-Haziran ayları arasında değişmektedir.
Zengin tohum yılları 3-4 yıl da bir olan fıstıkçamı 28 günde çimlenir.
3 yıllık kozalaklar aynı anda ağacın
üzerinde görülebilir.
Fıstık çamı fidanları sonbaharda
toprakla buluşturulur.
Fidanların arası 5 m × 5 m aralığında
olması ilk dikim için yeterli olup, çamlar gelişip 30-40 yaşına geldiğinde, seyreltme işlemi gerektirebilir.
Fidanlar dikildikten sonra az miktarda
can suyu vermek fidanın
tutmasını hızlandıracaktır.
Fıstık çamlarının bakım işlemi diğer
bahçe bitkilerine göre oldukça kolaydır.
Fidanlar kendi suyunu alabilecek duruma
gelene kadar belirli aralıklarla sulanması dışında kimyasal gübre ve ilaç
gereksinimi yoktur.
Çam ağaçları 5-6 yaşına geldiğinde, alt budaklar budanır ve
çam ağacının boyunun uzaması sağlanır.
Budama işlemi 2-3 yılda bir tekrarlanmalıdır.
Budama işlemi yapılmadığında kozalak
tutumu ve gelişimi azalır.
Aynı zamanda hasat işlemi de zorlaşır.
Fıstık çamları ilk meyvesini 9-10 yaşlarında vermeye başlar.
Bu yaşlardan 25-30 yaşına kadar verimi artar ancak en yüksek verime ulaşmak
için ağaçların 30-50 yaş aralığında olması gerekmektedir.
Çam kozalağından çıkan sert kabuklu
fıstık çamı tohumları küner
olarak
adlandırılır.
Verim bölgeden bölgeye değiştiği için
tam bir rakam vermek doğru olmaz.
Örneğin, yüksek ve havadar olan
bölgelerde 100 çam ağacından 500 ile 1000
kg arası küner almak mümkünken, çok hava almayan ve alçak
bölgelerde daha az küner alınabilir.
Kozak Yaylasında Çam Fıstığı Üretimi
Fıstık çamlarında hasat işlemi ise her yıl ekim ayından
nisan ayına kadar devam eder.
Hasat işlemi, keye olarak
adlandırılan ağaç malzemeden yapılmış ucu çatallı aletle ağaçların
üstüne çıkılarak yapılır.
Hasadı yapılan kozalaklar Haziran ve
Temmuz aylarına kadar bekletilir.
Bu aylar geldiğinde, açık alanlara
serilerek güneşte açılması sağlanır.
Açılan kozalaklar makine ile hasat
edilir ve künerler kozalaklardan ayrılır.
Çıkarılan künerler yıkanır ve yüzdürme
yöntemiyle boş ve dolu künerler ayrılır.
Dolu künerler kurutulduktan sonra
satılır.
Bir adet olgun ağaçta ortalama 150-200 kozalak bulunmaktadır.
Ortalama 70 kozalaktan 1 kg iç fıstık
elde edilir.
Bir adet olgun ağaçtan ortalama 2.5-3 kg iç fıstık elde edilir.
1 hektarlık alanda yaklaşık 100 ağaç
bulunur.
Dolayısıyla bir hektarlık alandan
ortalama 250-300 kg iç fıstık elde edilir.
Ġç fıstığın ortalama fiyatı 12-23 $ arasında değişmektedir.
Bir hektar fıstık çamına sahip olan bir
ailenin yıllık geliri yaklaşık 5000-6000 $ arasındadır.
Türk Patent Enstitüsü, Bergama Kozak
Çam Fıstığı ibaresini tescil ederek 08.06.2010 tarih 27605-0 sayılı Resmi
Gazete yayımlamıştır.
«Bergama Kozak Çam Fıstığı» ibareli coğrafi işaret
başvurusu tescil edilmiştir.
Fıstık çamı yetiştiriciliğinin en büyük geliri
küner olmasına rağmen, tek gelir
kaynağı değildir.
Küner kabukları (kıpır) ve içi boşaltılmış
çam kozalakları ve kapçıklar katı yakıt olarak
değerlendirilir.
Künerler yıldan yıla değişmek üzere
yaklaşık 15 ile 20 TL/kg olarak satılırken, kapçıklar ise 15 ile 30 krş/kg
olarak değerlendirilir.
Budama atıkları ise yakacak olarak
değerlendirilir.
Fıstık çamı yörede M.Ö. 133 yıllarından
itibaren yetişmektedir.
Roma Dönemine ait tarihi eserlerden
olan ve topraktan yapılan fıstık çamı kozalağı vazosu bu görüşü
desteklemektedir.
Fıstık çamının ekonomik olarak
değerlendirilmesi Romalılar döneminde baĢlamıştır.
Ancak Türkler tarafından yöredeki
fıstık çamı ziraatı günümüzden
300 yıl öncesine dayanmaktadır.
Fıstık çamının ekonomik olarak
değerlendirilmesi ve yurt içi ve yurt dışına organize bir şekilde pazarlanması
ise 1970‘li yıllardan sonra hızlanmıştır.
Daha önceki yıllarda genelde klasik
yöntemlerle ve
az miktarda üretim yapılmaktaydı.
Fıstık çamı yıl boyunca bir takım işlemlere
tabi tutulmaktadır.
Fıstık çamı her yıl ürün vermektedir.
Kozaklar Ocak ile Mart arasında
toplanmaya başlar.
Bu iş için ucu çatallı, oldukça uzun
çubuklar kullanılmakta ve
bunlara "keye" denilmektedir.
Toplanan kozaklar haziran ayına kadar sürekli
güneşe serilerek kozakların
açılması sağlanır.
Kozaklar iyice açılınca, tokaçlarla
kozaklar dövülerek içindeki
kabuklu fıstık (küner) çıkartılır.
Daha sonra bir kısmı kabuklu fıstık
halinde satılırken, bir
kısmı da kabukları kırılarak iç fıstık şeklinde satılmaktadır.
Üretim önceki yıllara oranla giderek
artmaktadır.
Ancak bazı yıllarda iklim koşullarına
bağlı olarak üretimde
azalmalar meydana gelmektedir.
Fıstık çamı üretiminin artmasında diğer
ürünlere göre daha
kârlı olmasının payı oldukça fazladır.
Bu nedenle yöre halkı her geçen yıl
fıstık çamı alanlarını genişletmektedir.
Kozak yöresinde başlıca geçim kaynağı
fıstık çamı ziraatıdır.
Fıstık çamı ağacının uzun sürede yetişmesine
rağmen elde edilen ürünün çok değerli olmasından dolayı halkın yıllık
geliri de yüksektir.
Bu nedenle Bergama'nın en zengin ve
gelişmiş köyleri buradadır.
Fıstık çamı ağacından çam fıstığı dışında
yan ürünler de elde edilmektedir.
Bunlar; kozalak ve küner kabuğundan
yakacak odun olarak faydalanılır.
Yan ürün olarak boya ve kimya sanayinde
kullanılan terebentin maddesi
bu ağacın reçinesinden elde
edilir.
Fıstık çamının gövdesi kaliteli olduğu
için orman ve mobilya sanayinde tercih edilir.
EGE
ORMANCILIK ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ TARAFINDAN YAPILAN BAZI ARAŞTIRMALAR
Çamfıstığı üretimi yapan Kozak yöresi
tarım işletmelerinde; ortalama
hane halkı nüfusu 3.6, işletmecilerin eğitim yılı ortalaması 5.2 yıldır.
Toplam arazilerin % 63.2‘si fıstık
çamlıklarıdır.
Ortalama fıstıkçamı arazi genişliği
68.1 dekardır.
Kozak yöresi işletmelerinin tamamına yakınında
fıstıkçamında budama
yapılmaktadır.
Budamalar standart olmayıp, mutedilden,
şiddetliye kadar değişik
teknikler uygulanmaktadır.
Kozak ve Koçarlı yörelerinde fıstıkçamı
ormanlarında yapılan ölçümlerde sırasıyla bir dekarda ortalama ağaç sayısı 18
ve 12 adet olarak bulunmuştur.
Bir ağaçtaki kozalak miktarı ise 22.41
ve 55.0 adet, hektardaki ortalama verim ise 68.3 kg ve 118.5 kg iç fıstık
olarak belirlenmiştir.
Kozak yöresi ormanlarının yalnızca %5‘i
60 yaşından büyük iken, bu oran Koçarlı‘da % 25 olarak bulunmuştur.
Her iki yörede de en düşük kozalak
adeti taban arazilerde, özellikle
dere yataklarına yakın alanlarda görülmüştür.
Kozak yöresindeki fıstık çamlarında
biyotik faktörler ile besin elementlerinin kozalak kayıplarına etkileri konulu
çalışmalarında, zarar görmüş kozalak örnekleri
laboratuvarda incelenmiş ve biyolojik gözlemler yapılmıştır.
Araziden getirilen bir, iki ve üç yaşlı
ibrelerin boyları ölçülmüş, 100 adet
ibrenin yaş ve kuru ağırlıkları belirlenmiş, daha sonra ibre içindeki makro –
mikro besin elementlerinin (N, P, K, Ca, Mg, Fe, Cu, Mn ve Zn) analizleri
yapılmıştır.
Toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri
analizlerle belirlenmiştir.
Örnekleme alanlarında gerçekleştirilen
kozalak sayımları sonuçlarına göre kozalak kayıplarının hemen hemen tamamı bir
yaşlı kozalaklarda meydana
gelmiştir.
Bu sebeple değerlendirmelerde bu dönem
temel alınmıştır.
Kozalak kayıplarında yıllar ve yöreler
arasında önemli
düzeyde farklılıklar tespit edilmiştir.
Bu elementler arasında özellikle fosfor
ve kalsiyumun su açığıyla birleşerek bir yaşlı kozalak kayıplarında rol
oynayabileceği düşünülmektedir.
Örnekleme alanlarının tamamında bazı ibre ve
kozalak hastalık
ve zararlılarına rastlanmıştır
(Zararlılar: Dioryctria pineae
Staudinger (Lep., Pyralidae), Ernobius pini Sturm (Col., Anobiidae),
Blastophagus minor (Htg.) (Col., Scolytidae), Camptomyia pinicola
Mamaev (Dipt., Cecidomyiidae), Apterygothrips priesneri zur
Strassen (Thys., Phlaeothripidae), Neohydatothrips gracilicornis (Williams)
(Thys.,
Thripidae), Cicada sp. (Hom., Cicadidae);
Hastalıklar:
Sordaria sp., Pestaliopsis sp., Dothistroma sp.).
Ancak bunların hiçbirisi önemli kozalak
kayıplarına
neden olabilecek seviyede
değildir.
Ancak, gerek taş ocağı işletmelerinin
çoğalması gerekse iklim şartlarının sebep olduğu kuraklık gibi olumsuz
durumlarda zararlı ve hastalık etmenlerinin etkili hale geçebilecekleri göz
önünde bulundurulmalıdır.
Doğal ve plantasyon sahalarında bulunan
fıstık çamlarının (Pinus pinea L.) gelişmelerini olumlu etkileyen veya
sınırlayan çevresel etmenleri belirlemek ve bu türle yapılacak ağaçlandırmalara
ışık tutabilmek amacıyla bir çalışma yapmışlardır.
Bu sahalar, orta-kaba bünyeli, gevşek
ve geçirgen topraklar üzerinde yer almaktadırlar.
Bu toprakların su tutma kapasiteleri ve
katyon değişim kapasiteleri (KDK) düşüktür.
Her ne kadar su tutma kapasiteleri ve
KDK‘ları düşük olsalar da,
ağaçların etkili kök derinliğinde
nem açığı yoktur.
Çünkü bu sahalar, vejetasyon boyunca
sızıntı suyu veya taban suyundan beslenmektedir.
Fıstık çamının gelişmesi üzerinde
aralık ve mesafenin önemli olduğu, sık dikilmiş alanlarda
gelişmelerin oldukça zayıf olduğu belirlenmiştir.
Bu nedenle, ilk yıllarda odun
hammaddesi üretmek düşünülmüyorsa, aralık mesafenin geniş
tutulması (en az 10 m × 10 m) önerilecektir.
Fıstık çamının gelişiminde ekolojik
faktörlerin etkisi önemlidir.
Ayrıca ağaçlandırma alanında toprak işlemesinin
yapılması ve
eğimin az olması, yatay ve sert tabakaların bulunmaması gibi durumlarda
fıstıkçamı daha iyi gelişebilmektedir.
Türkiye‘de fıstıkçamı ile yapılacak
ağaçlandırmalarda ana amaç tohum üretimi olması
nedeniyle, yüksek tohum verimine sahip orijinlerin
belirlenmesi önemlidir.
Bu nedenle ileriki yıllarda boy ve taç
çapı dışında, olgun kozalak ve
kozalaklarda tohum sayıları, ağırlıkları, boyutları, tohum kalitesi vb.
karakterlerin izlenmesinin daha yararlı olacağı düşünülmektedir.
Ayrıca, meyve veriminin artırılmasında
taç çapı önemli olduğu için 10. yıldan sonra
yeterli gelişimi sağlayacak ve eşit şartlarda yapılacak aralamalara ihtiyaç
duyulacağı, aralık ve mesafelerin değiştirilmesi gerekeceği düşünülmektedir.
Kozak Havzası üreticileri sıklıkla
fıstıkçamlarında kozalak veriminin azlığına ve verimin düzensizliğine yönelik şikâyetleri
dile getirmektedirler.
Bu sorun ortada iken havzaya yönelik
yapılan çalışmalarda daha ziyade fıstıkçamının (Pinus pinea L.) ekolojik
uyumu ve büyümesi üzerinde durulmuş, kozalak verimini etkileyen faktörlere
yönelik yapılmış bir
çalışma belirlenememiştir.
Kozak Havzası, farklı disiplinlerden
uzmanların oluşturduğu heyetlerle 2008-2010 yıllarında değişik zamanlarda incelenmiştir.
Bu incelemelerde; Kozak Havzasında
verim durumunu etkileyen etmenler değişik açılardan ele alınmıştır.
Bu etmenler; havzanın topoğrafik
özellikleri, toprak ve su özellikleri, iklim özellikleri,
ağaçların beslenme, tozlaşma ve döllenme durumu olarak sayılabilir.
Yapılan çalışmalar sonucunda:
Havzanın topoğrafik özelliği gereği
Yukarı ve Aşağı Kozak Havzası olmak üzere 2 bölümden oluştuğu belirlenmiştir.
Fıstık çamı toplulukları Yukarı Kozak
havzasında 430-1010 m yükseltiler
arasında; Aşağı Kozak Havzasında ise 80-575
m yükseltiler
arasında yer almaktadır.
Her iki havzada aynı anakaya ve benzer
toprak özelliklerine sahip olmasına rağmen verim durumları farklıdır.
500 m ve üzerindeki yükseltilerde
bulunan fıstık çamlarının daha verimli olduğu belirlenmiştir.
Yukarı havzada ağaçların vejetatif gelişmeleri
ve beslenme durumu aşağı havzaya göre daha iyidir.
Yukarı Kozak Havzasının en düşük
rakımlı (430 m) yerini temsil eden ovada gece gündüz sıcaklıkları arasında 22
C‘lik büyük farklılık bulunduğu ve 10 C‘nin
altında ölçülen gün sayısının fazla olduğu, erken ve
geç don olaylarının görüldüğü, havanın nispi neminin daha yüksek olduğu ve sık
sık sis görüldüğü belirlenmiştir.
Elde edilen bu verilerle ovanın ―don
çukuru‖ özelliği taşıdığı
anlaşılmıştır.
Burada bulunan ağaçların kozalak verimi diğer
yerlere göre çok daha düşüktür.
Tozlaşma döneminde esen 3 m/s ve üzerindeki rüzgar
hızlarının
çok etkili olduğu
anlaşılmıştır.
Bu açıdan Yukarı Kozak Havzasında 500 m
ve üzerindeki yerlerin yeterli rüzgarları
aldığı, aşağı havzada ise rüzgarlı gün sayısı ve rüzgar hızının yetersiz olduğu
belirlenmiştir.
Yine tozlaşma döneminde görülen yağış,
havanın yüksek nem oranı, sıcaklığın çok düşük ve çok yüksek olmasının da tozlaşmayı
olumsuz
etkilediği anlaşılmıştır.
Kozak yöresi şartlarında, farklı gübre
uygulamalarının toprak verimliliği ve dolayısı ile fıstıkçamlarında
büyüme, kozalak ve fıstık verimi üzerindeki etkilerini incelemişlerdir.
2006 yılında başlatılan projelerden
biri olan ve 6 yıl sürdürülen ―Kozak Yöresi Fıstıkçamlarında Gübrelemenin
Kozalak Verimine Etkisinin Araştırılması isimli bu proje, Bergama/Kozak havzasındaki Karaveliler Köyünde, 25 yaşındaki verimi düşük bir fıstıkçamı plantasyon sahasında kozalak
verimini artırmak amacı ile gerçekleştirilmiştir.
Toprak analiz sonuçları dikkate alınarak araştırmada
4
farklı ticari gübre kullanılmıştır.
Bunlar; amonyum sülfat (% 21 N), triple
süper fosfat (% 42 P2O5), potasyum sülfat (% 50
K2O), kalsiyum nitrat (% 15.5 N, % 26.5 CaO) gübreleridir.
Gübreler her bir ağacın taç izdüşümünün
2/3 lük bölümüne denk gelen toprağa şu Ģekilde uygulanmıştır:
Potasyum sülfat ve triple süper fosfat
bir defada şubat ayı içerisinde 15-30 cm derinliğe ocaklar halinde dozlara uygun olarak verilmiştir.
Amonyum sülfatın yarısı şubat ayında
toprak yüzeyine serpme şeklinde, diğer yarısı ise Nisan
ayında kalsiyum nitrat ile birlikte aynı şekilde verilmiş ve üzerine diskaro
çekilerek 0-15 cm‘lik derinliğe karıştırılmıştır.
Deneme süresince çizelgede belirtilen
ilk 4 gübre uygulaması her
yıl yapılırken; 5. gübre uygulaması 3 yılda bir (denemenin başlangıcında (2006)
ve 4. yılın başında (2009) olmak üzere 2 kez) yapılmıştır.
Arazi ölçümleri ve örnek alımları
gübrelemeyi takip eden yılın Ocak ayının
ilk haftasında yapılmıştır.
Ağaçların boy ve tepe tacı genişlikleri
şerit metre ile, çapları 1,30 m yükseklikten her yıl aynı yön ve yerden kumpas
ile ölçülmüştür.
Gübre uygulamalarının bir ağaçtan elde
edilen kozalak miktarında %40, kozalak
ağırlıklarında % 52, tohum miktarında % 49, tohum ağırlığında % 60 iç fıstık
miktarında % 44, iç fıstık ağırlığında ise % 64‘lere varan bir artış
sağladığı belirlenmiştir.
Bu değerlendirmeler ışığında Kozak
yöresi şartlarında, daha
az gübre kullanımı ve düşük gübreleme maliyeti açısından ―1. Gübre
Uygulaması‖ (Her yıl
ağaç baĢına 600 g amonyum sülfat
(% 21 N), 360 g triple süper fosfat (% 42 P2O5), 600 g potasyum
sülfat (% 50 K2O), 800 g kalsiyum nitrat (% 15.5 N, % 26.5 CaO)) tavsiye
edilecektir.
KOZAK
YAYLASINDAKİ ÇAM AĞAÇLARINDA VERİM DÜŞÜKLÜĞÜ
Kozak Yaylasında Fıstık Çamı
Kozalakların içinde Yeterli Tohum Bulunmaması
Son yıllarda Kozak yaylasında,
özellikle bazı yörelerde, fıstık
çamlarında kozalak kayıplarında bir artış gözlenmektedir.
Bu da geçimini sadece çam fıstığı ile
sağlayan orman köylerinde önemli sıkıntılara neden olmaktadır.
Yöredeki üreticiler tarafından hasta
olduğu belirtilen çam fıstığı ağaçlarından Baloğlu tarafından örnekler alınmıştır.
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Bitki Koruma Laboratuarlarında yapılan incelemeler sonucunda, herhangi bir
hastalık etmenine rastlanılmamıştır.
Prof.Dr. Sadettin Baloğlu tarafından
yöredeki fıstık çamlıklarının incelenmesi sonucunda, fıstık çamı ağaçlarının iç
kısımlarına güneş ışınımı ulaşacak şekilde budama
yapılması önerilmiştir.
Yöredeki fıstık çamı ağaçlarından, içlerinin
büyük bir kısmı boş durumda olan fıstık bulunmayan çam kozalakları Öztürk
tarafından toplanmış ve
Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü‘nde Prof.Dr. Sinan ETİ tarafından
incelenmiştir.
Fıstık çamı kozalaklarının döllenme
eksikliği nedeniyle içlerinin boş olduğu
belirtilmiştir.
Fıstık çamlarında döllenme eksikliğine,
tozlaşma zamanında yağan
yağmurların döllenme sağlayan tozları ağaçların tepesinden toprağa düşürebileceği
bildirilmiĢtir.
Kozak Yaylasında Fıstık Çamı
Ağaçlarında Çam Kese Böceği
Türkiye‘deki ormanlarda, özellikle kızılçam
ağaçlarının yapraklarını yiyerek gelişimini olumsuz
etkileyen çam kese böceği sayısında, son yıllarda
artış olmuştur.
Kızılçam ağaçlarının tüm gövdesini
saran ve ağacı yanmış gibi gösteren çam kese böceklerinin,
genellikle kış aylarında yapraklarını yedikleri ağaçların, gelişimini ve
büyümesini azalttığı bildirilmiştir.
Çam
Kese Böceğinin Özellikleri Çam kese böceği (Thaumetopea pityocampa), Thaumetopoeidae
familyasından pul kanatlı zararlı
böcek türüdür.
Çam kese böceği yumurtalarını 2 veya
daha fazla ibreyi birleştirmek suretiyle, genellikle ağacın alt dallarına bir
mısır koçanını andırır şekilde dizeler
halinde bırakır.
Koçanlarda enine 10, boyuna ise 20-30 adet yumurta olmak üzere toplam 150-300 adet yumurta bulunur.
Yumurtaların üzerleri dış etkenlere karşı
korumak için pullarla kaplanır.
25-40
gün süren yumurta dönemi sonunda yumurtadan çıkan tırtıllar gövdesine nazaran
büyük başlı, 6‘sı torosid olmak üzere 16 ayaklıdır.
Olgun tırtılların boyu 35-40 mm ye ulaşır.
Karnının alt tarafı sarı renkli olan
tırtılların üzerinde bol miktarda yanlarda beyaza
yakın sarı, sırtta ise açık kahverengi kıl mevcuttur.
Çam Kese Böceği ve Zararları Tırtılın
iki dönemi vardır.
Birincisi yumurtadan çıkışı ile ilk
soğukların başladığı ve kışlık keselerini örmeye başladıkları, üçüncü deri değiştirmesine
kadar geçen Ekim-şubat
dönemdir.
Bundan sonra ikinci dönem başlar.
Bu da üçüncü deri değişiminden,
krizalitleşme için toprağa inmeye başladıkları zamana kadar geçen dönemdir.
Bu dönemde keseleri ağızlarından
salgıladıkları ipeğimsi bir madde ile devamlı takviye ederler.
Bu madde ilk zamanlar parlak bir
görünümde olup sonra matlaşırlar.
Tırtıllar genellikle geceleri
beslenirler.
Kapalı havalarda gündüz de
beslendikleri görülmüştür.
Sıcaklık 6C‘nin altına düştüğü zaman
yuvalarından çıkmazlar.
Pupa evresi için mutlaka toprağa inen
tırtıllar, kendilerine
kestane renginde oval birer koza örerler.
4 ay devam eden krizalit dönemi
sonunda, yani
Eylül ayında ergin hale geçerek topraktan çıkarlar.
Ancak bu krizalitlerin tamamı aynı
senede ergin hale gelmez, diyapoz halinde
4 yıl toprak altında kalabilir.
Bu nedenle çam kese böceği ile mücadele
projeleri dört
yıllık periyotlara göre yapılır.
Ağustos sonu ve Eylül başlarında
kelebekler kozayı
delerek topraktan çıkarlar.
Bu zamanda dişi kelebeğin abdomeni
yumurta ile dolu vaziyettedir.
Çiftleştikten sonra erkek ölür.
Dişi kelebek ise çiftleşmeden sonra bir
gün içerisinde yumurtalarını koyarak yumurta koçanını meydana getirir.
Kısa bir müddet sonra o da ölür.
Çam ağaçları üzerindeki beyaz pamuksu
tırtıl keseleriyle kendini
belli eden çam kese böcekleri, aslında bir kelebek türüdür ve bu
kelebeklerin tırtılları ülkemizdeki orman zararlısı böcekler açısından önemli
bir yer işgal etmektedirler.
Üst üste birkaç yıl bu zararlının
tahribatına uğrayan ağaçlarda boy büyümesi
gerilemekte ve hacim kaybı olmaktadır.
Çam kese böceğinin zararı kış
aylarında, yani ağacın gelişme dönemi dışında olduğu için herhangi bir ölüm söz
konusu değildir.
Ancak, yoğun ve arka arkaya birkaç sene
devam eden tahribat ağacı zayıf düşürerek kabuk
böcekleri ve diğer ikincil zararlıların gelmesine zemin hazırlamış olur.
Bu böcekler baĢta Kızılçam (Pinus
brutia) olmak üzere Karaçam (Pinus nigra), Sarıçam (Pinus
silvestris), ''Pinus maritima'', ''Pinus halepensis'', Fıstık Çamı (Pinus
pinea), Lübnan Sediri (Cedrus libani) bazen de ''Juniperus
excelsa'''larda tahribat yapmaktadır.
Böcek yoğunluğu az olduğu zaman
genellikle orman açıklıklarının kenar şeridinde veya
bireysel ağaçlarda görülür.
Fakat yoğunluk arttıkça arız olduğu
ağaç adedi çoğaldığı gibi her ağaçta
görülen kese adedi de çoğalır.
Çam kese böceği kitle üremesi
yaptığında ibrelerin tamamını yok ederek ağacı çıplak hale getirir.
Tırtıllar keselerini genellikle tepe
sürgünlerine yakın dallara veya
tepe sürgününün bulunduğu dal çatallarına yapar.
İlk 3 gömlek değişimine kadar devamlı
sürgün değiştiren zararlı kışlık kesesini
ördükten sonra bir daha kese değiştirmez ve
onu barınak olarak sonuna kadar kullanır.
Zararını bu keseden çıkıp dolaşarak
yapar ve aynı keseye döner.
İlkbaharın Mart veya Nisan aylarında,
ağaçlardan ayrılıp toprağın altına girerler.
Toprak altına inen çam kese böcekleri,
sonbahar mevsiminde yeniden
ağaçlara çıkmaktadırlar.
Çam kese böceklerinin, kızılçam
ağaçlarına verdiği zarar, bazı yıllarda çok daha büyük boyutlarda
olabilir.
Ağaçlara büyük zarar veren çam kese
böcekleri, kızılçam
ağaçlarının yapraklarını yiyerek beslenirler.
Çam kese böceği kitle üremesi
yaptığında, yaprakların tamamını yok ederek, ağacı çıplak hale getirir.
Tırtıllar keselerini, genellikle tepe
sürgünlerine yakın dallara veya tepe sürgününün bulunduğu dal çatallarına
yaparlar.
Çam
Kese Böceğinin Mücadelesi Çam kese böceği ile mücadele yöntemleri kısaca mekaniksel,
kimyasal ve bu ikisinin kombine edilmesi demek olan entegre mücadele ve ayrıca
biyolojik mücadele olmak üzere 4 farklı şekilde
gruplandırabiliriz.
Çam
Kese Böceğinin Mekanik Mücadelesi Keseleri, ağaç üzerinden kesip toplayarak yakma, yumurta
koçanlarını toplamak suretiyle yok etmek, krizalitlerini topraktan çıkarıp
toplayarak yok etmek ve nihayet keseler içerisine benzin dökmek suretiyle
öldürmek şeklinde uygulanır.
Çam
Kese Böceğinin Kimyasal Mücadelesi Çam kese böceği ile kimyasal mücadelede en
uygun zaman, tırtılların l. ve 2. stadlarda, çok küçük ve
korumasız olduğu, parazit ve yırtıcıların ise henüz
doğada bulunmadığı evrede yapılan ilaçlama, kesin
sonuç vermektedir.
İlaçlama, yağışsız, açık mümkünse çok
hafif meltemli bir havada yapılmalıdır.
Bunun için yerel meteorolojik durum iyi
takip edilmelidir.
Kimyasal mücadelenin en büyük
sakıncası, çoğu
zaman faydalı böceklerinde yok edilmesidir.
Çam
Kese Böceğinin Biyolojik Mücadelesi Doğada çam kese böceklerini tamamen bitirmek, sıfırlamak
mümkün değildir.
Çam kese böcekleriyle kimyasal mücadele
yapılması, doğaya
büyük zarar verir.
Kimyasal ilaçlar hem ağacı, hem de ölen
çam kese böceklerini yiyen kuş, solucan, kertenkele
gibi ormanda yaşayan hayvanları da öldürebilirler.
Bu nedenle çam kese böcekleriyle
biyolojik ve doğal mücadele yöntemini seçmek büyük önem taşır.
Bunun için çam kese böcekleri‟ni yiyen Calosoma adlı böceğin üretimine
başlanmıştır.
Çam kese böceklerinin, tamamen ortadan
kaldırılması mümkün olmamaktadır, ancak önümüzdeki yıllarda, sayısının önemli
oranda düşeceğini tahmin edilmektedir.
Biyolojik
mücadele;
Zararlı haşerelerin diğer böcek türleriyle yok edilerek kontrol altında tutulma
yöntemine verilen addır.
Bu yöntem, gerek yapay olarak üretilen
gerekse doğada mevcut organizmaların korunması şekliyle çoğaltılan canlılardan
yararlanarak, zararlı
böceklerin popülasyonunu azaltmak ve onları zararsız halde baskı altında
tutabilmek yöntemidir.
Çam kese böceği, bazı parazit böcekler
tarafından içlerinde parazit olarak yerleşerek tüketilirler.
Bu çam kese böceğinin, ağaçlardan
temizlenmesinde çok etkili bir
yöntemdir.
Biyolojik mücadelede, virüslerden başlamak
suretiyle bakteriler, mantarlar,
protozoerler, nematodlar, akar ve örümcekler, binlerce yırtıcı ve parazit
böcekler, böcekçil kuşlar da çok özel ve önemli bir yer işgal eder.
Bu konuda ülkemizde de 1973 yılında
buyana sürdürülen çalışmalardan olumlu sonuçlar alınmaya başlanmıştır.
Kızılçam ağaçlarının yapraklarını
yiyerek, gelişimini olumsuz etkileyen çam kese böceğiyle
doğal yöntemlerle mücadele eden orman ekipleri, laboratuarda ürettikleri ve
sadece çam kese böceği yiyen calosoma adlı böcekleri ormana
bırakmaktadır.
Doğanın ve çevrenin zarar görmemesi
için çam kese böceğiyle mücadelede kimyasal ilaç kullanmak yerine, biyolojik
mücadeleyi seçip calosoma böceği üreterek, ormana bırakmak, hem doğaya
hemde dolasıyla insanlığa büyük fayda
sağlayacaktır.
Çam kese böcekleri, bazı ağaçlarda
neredeyse yaprak bırakmazlar.
Ancak, hiçbir çam ağacı, çam kese
böceğinin yapraklarını yemesinden dolayı kurumaz.
Bu ağaçlar mayıs veya haziran aylarında
yeniden yeşerir.
Sadece gelişimleri yavaşlar.
Yumurta Parazitleri yumurtalar
içerisinde gelişip onunla beslenen böceklerdir.
Çam kese böcekleri daha yumurtadayken
yok edilirler.
Bu parazitlerden bazıları; Anastatus
Bifasciatus, Ocencyrtrus Pityocampa, Tetrastichus Servadeiidir.
Tırtıl Parazitleri, çam kese böceğinin
tırtılının üzerine yumurtalarını koyup, tırtılın iç organlarını yemek
suretiyle gelişip, onların ölümünü sağlayan parazitlerdir.
Önemlileri; Mteorus Versicolor, Phyrix
Caudatadır.
Krizalit Parazitleri ise gelişimlerini
krizalitler üzerinde yapan ve
onun içerisini yiyerek beslenen faydalı böceklerdir.
Önemli olanlar : Villa Brunea (Diptera
Bombylidae), Lchneumon Rudis (Hymenoptera Ichneumonidea), Conomorium Eremita,
(Hymenoptera Pteremalido)‘dır.
Çam kese böceğinin 8 adet yırtıcısı,
yani onları dış mekanda tüketen düşmanı vardır.
Bunlardan; Vespa Germanica ve Calosoma
Sycophanta en önemlisidir.
Calosoma Sycophantanın kurtları, Çam
kese böceğinin krizalitlerini ve tırtıllarını parçalamak suretiyle yerler.
Kozak
Yaylasında Granit Taş Ocağı İşletmeleri
Dünyanın en önemli çamfıstığı üretim
merkezlerinden biri olarak bilinen İzmir- Bergama'daki Kozak Yaylasında çok
sayıda taş ocağı işletmesi bulunmaktadır.
Bu işletmelerden yer altı ve yer üstü
granit kayalardan işlenmiş taş
üretilmektedir.
Kozak
Yaylasında Granit Taşı İşleme Sırasında Radon Gazı Salımı Yer altı ve yer üstü granit kayaçların
işlenmesi sırasında insan ve çevresi açısından zararlı etkilere neden olan
radon gazı açığa çıkmaktadır.
Radon renksiz ve kokusuz radyoaktif bir
gazdır.
Radon uranyumun ard arda başka
radyoaktif ürünlere dönüşmesi sırasında oluşan ara ürünlerden biridir.
Radon yine radyoaktif bir madde olan
uranyumun bozunması sonucu oluşur ve radon kendisi alfa parçacığı yayarak
plutonyuma dönüşür.
Gaz olduğu için oluştuğu yerde kalmaz
uçarak her ortamda bulunur.
Çok düşük bir risk olmasına rağmen,
radondan gelen radyasyon doğal ortam
radyasyonunun %50‘sini oluşturur.
Bununla birlikte, uranyumun çok
miktarda bulunduğu mağara ve madenlerde radon çok yüksek konsantrasyonlara ulaşabilir
ve sağlık açısında bir risk oluşturabilir.
Radon bazen içme suyunda da bulunabilir.
Granit ve volkanik kayaçlar gibi bazı
jeolojik yapıların bulunduğu yerlerde radon konsantrasyonu daha yüksek
olabilir.
Radon gazına uranyum madeninde, granit
gibi metamorfik ve
fosfat kayalarda, şistli ve kalkerli tabakalarda rastlanmaktadır.
Özellikle bazı granit ve kaya
tabakalarında bu yoğunluk fazladır.
Sedimenter kayaçların bulunduğu
yerlerde ise radon konsantrasyonu daha düşüktür.
Radonun sağlık üzerindeki olumsuz
etkisi radyoaktifliğinden gelen alfa ışıması
nedeniyle olmaktadır.
Radonun çok yüksek olduğu uranyum
madeni ve mağara gibi yerlerde artan radon konsantrasyonu
ile orantılı olarak akciğer kanseri riski yüksektir.
Radon bir soy gaz olduğu için havadan
solunum yolu ile alınır.
Havadaki radon, toz, duman gibi havada
asılı duran parçacıklar ile karışarak
akciğerlerde birikir.
Deneysel olarak yapılan çalışmalarda
akciğer epitelyum hücrelerdeki fazla miktardaki radyasyonun kansere
neden olduğunu göstermiştir.
Radon miktarı ölçüm cihazları ile
saptanabilir.
Ülkemizde ise radon belirleme çalışmaları
TAEK tarafından yapılmaktadır.
Her ülke veya uluslararası örgütler
örneğin Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu evlerde müsaade edilebilir seviyede
olması gereken miktarı belirlemiştir.
Radon yoğunluğu mevsime ve atmosferik şartlara
bağlı olarak büyük
değişiklik gösterir.
Örneğin, havanın basık ve rüzgârsız
olduğu bölgelerde radon gazı yoğunluğu artmaktadır.
Suya doymuş topraklarda radon gazı
miktarı daha fazladır.
Radon
Gazının Bitki Gelişmesine Etkileri Radyoaktif maddeler toprağa
nüfuz ederek, tıpkı topraktaki besin maddeleri gibi köklerden
emilerek bitkinin içine girebilirlerse de bu yol pek etkili değildir.
Çünkü radyoaktif maddenin toprağa karışmasıyla,
yoğunluğu azalır ve toprakta çok yavaş
bir şekilde hareket ederler.
Böylece, radyoaktif maddelerin büyük
bir kısmı bitkilerin yapraklarından veya kökleri yüzeye yakın olan
bitkiler tarafından emilir.
Yarı ömürleri kısa olan radyoaktif
maddeler daha bitki tarafından emilmeden veya kısa bir zaman sonra
aktivitelerinin önemli bir kısmını kaybederler.
Bitkilerin bünyesinde, yetiştiği
topraktaki radyo element içeriğine ve yetiştiği
dönemdeki diğer koşullara bağlı olarak başta potasyum olmak üzere uranyum,
radyum ve diğer elementler bulunabilir.
Bunların bitkideki konsantrasyonunun ve
dağılımının incelenmesi çok çeşitli
amaçlarla yapılmaktadır.
Radyonüklitlerin topraktan yiyecek
maddelerine transferi oldukça karmaşıktır.
Bu transfer, kökten bitkiye girme,
bitkinin dış yüzeylerinden emmesi ve buna benzer
geçişlerde meydana gelir.
Kirlenme bitkinin her kısmında
mevcuttur.
SONUÇ
VE ÖNERĠLER
Odun dışı orman ürünleri (ODOÜ) dünya
genelinde olduğu gibi ülkemizde de gerek
ekonomiye olan katkısı gerekse bölge
halkının kalkınması açısından önemli yer tutmaktadır.
Bu bakımdan ODOÜ‘ye verilen önem her
geçen gün artmakta ve elde
edilen gelirlerde giderek katlanmaktadır.
Ancak Türkiye ODOÜ kaynaklarına
bakıldığında elde edilen gelirin ülke kapasitesinin
çok daha altında olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.
Bu bağlamda biyoçeşitlilik bakımından
zengin olan ülkemizde odun dıĢı
orman ürünlerinin üretim kapasitelerini ve bu ürünlerden daha fazla
faydalanma yollarının araştırılması gerekmektedir.
Yöre için ekonomik kalkınmada önemli
yeri olan çam fıstığı üretimi, çam fıstığı ihracatının
ve diğer ekonomik faaliyetlerin daha fazla gelişebilmesi için bir takım
önlemlerin alınması gereklidir:
Fıstık çamı topluluklarının bulunduğu
sahalar, yöre
halkı tarafından korunmaktadır.
Buralarda orman yangını, tarla açma,
yerleşim yeri yapma ve
ormanları aşırı kullanma gibi doğal dengeyi bozan faaliyetler çok nadir
olarak görülmektedir.
Ancak kızılçamların ve makilerin
bulunduğu alanlarda söz konusu tahrip çok sık görülmektedir.
Bu nedenle uygun yerlerde fıstık çamı
ile yapılacak ağaçlandırma, adı geçen
olumsuzlukları da önleyecektir.
Bozuk orman alanları orman köylülerine
verilerek özel ormancılık teşvik
edilmelidir.
Bunun örneği Güney Kore, Hindistan,
Filipinler gibi pek çok ülkede görülmektedir.
Ormancılık hakkında köylülerin
bilgilendirilmesi, düşük faizli kredi ve teşvik
verilmelidir.
Orman köylüsü ve diğer köylüler
ormancılık, ormanın yararları ve
orman tahribi konusunda etkili olarak eğitilmelidir.
Tarıma uygun olmayan eğimli arazilerde tarım
yapılmaması, yerine
fıstık çamı dikilmesi bu alandan elde edilecek verimin artmasına neden
olacaktır.
Bu durum köylülere anlatılmalıdır.
Çam fıstığının işlenmesi, pazarlanması
ve tanıtımı amacıyla ilgili kooperatif vb kuruluşların sayısının artırılması
gerekir.
Fıstık çamı ağaçlandırılması
yapılabilecek potansiyel sahalar uzmanlarca
belirlenmeli ve ağaçlandırılmalıdır.
Orman Bakanlığı ile orman köylüleri
ortak çalışma projesi üretmeli ve orman köylüsü
fıstık çamı ormanlarını kendi bahçeleri gibi korumalıdırlar.
Bu bağlamda hazineye ve Orman
Bakanlığı‘na ait fıstık çamı ekilebilecek alanlar belirlenmeli ve buralar
köylülere 49 veya 99 yıllığına kiralanabilir.
Yöre doğal özellikler bakımından
oldukça farklı özelliklere sahiptir.
Bu ortam korunmaya alınarak ve millî
park statüsüne getirilmelidir.
Yöredeki ticarî canlılığın artması için
Yukarıbey köyü belediye olmalıdır.
İşadamları yörede ki ekonomik
faaliyetlerle ilgili yatırımlar yapmalıdır.
Granit taşı çıkarılması sırasında doğal
çevreye zarar verilmektedir.
İlgililerce bu konu dikkate alınmalı ve
doğal ortama zarar verilmeden granit taşı çıkarılmalıdır.
Ürün kalitesi yörenin doğal koşulları
ile yakındır ilgilidir.
Doğal ortamın uygun olmadığı alanlarda
plânsız dikim yapılırsa kalite
bozulacaktır.
Ürünün kozalak olarak ağaçtan indirilme
zamanı oldukça önemlidir.
Kozalağın tam olgunlaşması kalitesini
(vitamin, mineral, yağ, protein, renk, görünüĢ vb.)
doğrudan etkilemektedir.
Bu nedenle erken hasada izin
verilmemelidir.
Kozak yöresinde yetişen ürün dünya
piyasalarında kalitesinden dolayı tercih edilmektedir.
Ancak Portekiz, Çin ve Yunanistan‘dan
ithal edilen ucuz
ve kalitesiz fıstıkla karıştırılarak kalitesi bozulmaktadır.
Bu sorun giderilmelidir.
Çam fıstığı gelişmiş ülkelerde beslenme
dışında ilaç ve
kozmetik sanayinde de önemli boyutlarda kullanılmaktadır.
Yeterli araştırma yapılarak ülkemizde
de adı geçen alanlarda kullanımı
sağlanmalıdır.
Kozak Yaylası bütüncül korunmaya
alınmalıdır.
Madra Dağı ve yakın çevresinde kalan
alan 3.125.750 dönüm olup, bunun 1.692.200
dönümlük kısmı ormanlık alandır.
Dolayısı ile salt ormanlar değil, bu
coğrafyada yer alan tarım alanları ve çok özgün
yapıya sahip olan yayla alanları için de koruma
statüleri oluşturulmalıdır.
Ancak ne ki, bu denli geniş bir
coğrafyada sadece Ayvalık İlçesi sınırları içinde kalan 179.500 dönümlük bir
alan Ayvalık Adaları Tabiat Parkı olarak ayrılmıştır.
Oysa çok zengin biyolojik çeşitliliğe
sahip diğer alanlar da özellikleri göz önüne alınarak,
kendilerine özgün koruma statülerine kavuşturulmalıdır.
Madra Dağı sınırları içinde sonsuz
özelliklere ve güzelliklere sahip Kozak Havzası
bulunmaktadır.
386.910 dönüm büyüklüğündeki bu
havzanın 295.720 dönümü ormanlar, geri kalanı ise her tür
meyvenin üretildiği tarım alanları ile kaplıdır.
Bu ormanların 186.910 dönümünü,
dünyanın en güzel ve en verimli fıstık çamı
ormanları oluşturmaktadır.
Ama ülkemizdeki fıstık çamı ormanlarının %
20‘sini barındıran Kozak Havzası, fıstık çamı ihracatımızın % 80‘ini gerçekleştirmektedir.
Kozak Yaylası, bu rakamsal veriler ile
bile, bir koruma statüsüne kavuşturulması gerekliliğini hak etmektedir.
Kozak Yaylasındaki fıstık çamı
ormanlarının geleceği risk altındadır.
Havzadaki fıstık üretimi olumsuz çevre
koşullarından önemli
düzeyde etkilenmektedir.
Bunun yanı sıra yaylada bulunan çok
sayıda taş ocağı ve taş kırma tesisi çok yakın bir gelecekte
havzadaki fıstık çamı ormanlarının tümünün yok olmasına ve bu
havzada yer alan 17 adet köyde yaşayan 9500
insanımızın geçim kaynaklarının tükenmesine yol açacaktır.
Bu nedenle Kozak Havzasının tümünün
KOZAK FISTIK ÇAMI TABİAT PARKI olarak ilan edilmesi ve havzaya zarar veren tüm
faaliyetlerin acilen
durdurulması gerekmektedir.
Madra Dağı kırsalında kitlesel turizm
uygulanmamalıdır.
Madra Dağı yukarıda saydığımız
özellikleri nedeniyle, bir
turizm cenneti olarak ta kabul edilmektedir.
Bunun için Madra Dağının ormanları, korunan
alanları, tarım alanları, yaylaları,
zengin biyolojik çeşitliliği, özellikle fıstık çamları hakkında, koruma-kullanma dengesi
gözetilerek bir turizm politikası oluşturulmalıdır.
Bu bağlamda; tarım, köy, çiftlik,
yayla, doğa sporları, yaban hayatın gözlenmesi ile botanik turizmi adı altında
turizm çeşitliliği geliştirilmeli ve pansiyonculuğun
desteklenerek yöre insanları ile uyumlaşacak doğa ve kültür
turizminin Madra Dağı‘nda yaşama geçirilmesi, geliştirilmesi ve
desteklemesi gerekmektedir.
Madra Dağı ve yakın çevresinde,
özellikle sahil bandında, turizmin
istikrarsızlığının ve giderek artan talep daralmasının önlenmesi için, bölgenin
doğal, tarihsel, kültürel ve arkeolojik değerleri ile entegre edilmiş yeni bir
turizm politikası geliştirilmeli, bölgedeki tesislerin standardı ile kalifiye personelin sayısı ve hizmet kalitesi
arttırılmalı, bu bağlamda kamu-özel kuruluşlar
arasındaki işbirliği yetersizliği mutlaka giderilmelidir.
Kozak Yaylası‘ndaki taş ocağı işletmeleri
için arama ve işletme ruhsatı verilmesi sırasında, işletmelerin Çevresel Eki
Değerlendirme (ÇED) raporlarına sahip olup/olmadıkları ve bu raporlarda
öngörülen önlemleri alıp/almadıkları sorgulanmalı ve etkin bir şekilde kontrol
edilmelidir.
Kozak Yaylası‘nda havamızı,
topraklarımızı, ormanlarımızı, su kaynaklarımızı, tarihi ve kültürel
zenginliklerimizi yok edecek, madencilik ve taş ocağı işletme faaliyetlerinin
olumsuz çevresel etkilere neden olmadan gerçekleştirilmesi, her türlü canlı yaşamının
sürdürülebilirliği açısından zorunluluk arz etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder